Aktif olarak çalışmadığım (evde tercüme yaparak pas tutmamı engellemem ve eve birkaç kuruş katkı sağlamam dışında) dönem boyunca hamileliğimin büyük bir kısmını ve kızımın ilk 4 ayını kimi zaman hafif maddi sıkıntı yaşayarak ama çoğunlukla buna göğüs gerip biraz da aile desteği alarak, paranın taaa biyerine koyiim diyerek yüzümden eksik etmediğim kocaman tebessümümle geçirmeye çalıştım. Sonuç olarak güleryüzlü bir kızım oldu, kimseler ağlatmasın inşallah... Arada bir "artık işe başlasam ben... yaş ilerlemeden, bilgiler tecrübeler küflenmeden bir yerden yeniden elime alsam işimi, paramı kazansam, aileme daha fazla katkım olsa, evde de sıkılıyorum arada bir" şeklinde gelen hezeyanlara karşılık harekete geçtim. Biraz olsun mürekkep yalamış kadınlarız ya, bu nedenle de kendimizce biraz kariyer yapmışız ya, ardından evlenip bir de çocuk yaparak çok ağır bir sorumluluğu omuzlarımıza da aldıktan sonra ve kendi kilomuzun onbeş kat fazlasını ayaklarımız üzerinde taşımaya devam ediyor olmak yetmeyince, herşeye rağmen modern kadınlık kaşıntılarım nüksetti. Dahası, kimseler alınmasın ama tüm meslek gruplarından kat kat fazla ve insanüstü bir performansla, hatta insan haklarına aykırı bir tempoyla çalışan kocama sağlık bakanlığımızın uygun gördüğü ...ötüm kadar maaş da haliyle yetmeyince, iş başvurularımı yapmak kaçınılmaz oldu.
Candan da canandan da vazgeçmek istemeyen gönlüm güzel bir iş bulmayı dilese de, bir yandan da kızını bırakmak istememekte ve kızını terkedecek kötü anne hissiyle için için savaşmaktayken, gittiğim ilk iş görüşmesinde yeni anne olmamın işyerine ve işlerime getireceği engeller hiç anne olmamış ve olamayacak olan erkekler tarafından üzerine basıla basıla vurgulanınca, bir kadının mezun olduktan sonraki 10 yılının bildik, kısacık, acıklı özeti kafama dank etti: "İlk mezun olduğunda ucuza çalışır bu yeni mezun diyerekten, o işten bu işe balıklama atlayan genç ve enerjik kadın, yaşı ilerledikçe özgeçmişinde yazan orda çalıştım bunu yaptım burda çalıştım şunu yaptım diyerekten övgüyle yazılmış özgeçmişini bir kenara bırakıp işverenlerin "evlenmeyi düşünüyor musun sen bakıyım" şeklindeki sorularıyla karşılaşınca hayalkırıklığına uğrar ve mecburen "hayır" der, ve belki planlarını erteler veya belki patronunu kandırır; ve maalesef bunu yapmak zorundadır çünkü bu lanet olası bu düzende evli kadın olmak kötüdür ve fazla mesaiye kalmayacağınız anlamına gelmektedir. Biraz daha zaman geçer, evlenir ve yine başka bir iş görüşmesinde "çocuk planınız var mı" diye sorarlar ve şöyle haykırmak ister kadın "okur yazar bir kadınım, keşke izin verseniz de 5 tane doğursam, benim gibi bu millete hayırlı olacak aydın 5 insan daha olsa" ama diyemez çünkü bu lanet olası bu düzende çocuk yapmak da fazla mesaiye kalmamak ve işe gereken ilgiyi göstermemek demektir. Yani, evlenerek birinci, çocuk yaparak ikinci hatasını yapmıştır bu kadın, oysa ki hepsini birarada yürütmek ..öt ister... bilmezler....
Bu sabah geldi telefon, benimle çalışmak isterlermiş. Yanlış anlaşılmasın, ben de istiyorum. Pek sevindiğimi belirtip, gerekli detayları görüştükten sonra, sessizce kızımın odasına gidip yanına yatıp hüngür şakır ağladım. Deniz ise baktı baktı güldü bana. Bir süre ben ağladım o güldü, o güldükçe ben daha çok ağladım, içimde koparıp atamadığım terkediyormuş hissi. Nasıl bir bağlılıksa bu, nasıl bir sevgiyse ve ne tür özel bir duyguysa annelik, bugün en yoğununu yaşamakta ve bu yazıyı yazarken ağlamaktayım. Pazartesi sabah erken kalkıp en şıkırından iş kıyafetimi giyip, kızımı emzirip ve onu anneannesine, beni de büyütene emanet ederek, gözüm değil de gönlüm arkada kalarak, bütün gün özleyeceğimi de bilerek ama kendimi işime vererek sabahın kör vaktinde evimden çıkıp işe gideceğim. Arada bir gizli gizli cep telefonumdan kızımın fotoğrafına bakacağım, ruhumda depoladığım kokusunu burnuma salacağım. İşimi seveceğim, ve kızımla geçirdiğim vaktin niceliğine değil niteliğine önem vereceğim. Bir süre sonra alışıp, hem anne, hem eş, hem de çalışan kadın olarak ermişler mertebesindeki yerimi alacağım.
Söylemiştim, bu, terkediyor olma duygusuyla başetmeye çalıştığından kelli duygularını bir miktar abartan, acemi bir annenin kaleminden akan ağlak bir yazı....