Bu romanı bitirdiğimde daha önce Yiğit Okur'u hiç okumamış olmamdan dolayı büyük üzüntü duydum. Romanın kahramanı Cevat'ın ağzından dökülen kelimelerle okuyoruz romanı. Cevat'ın babası taa Osmanlı zamanından zengin bir tüccar, tabii ki de bu parayı namuslu yollardan kazanmamış bir adam, ve Cevat bunu öğrenmesiyle birlikte herşeyi boşverip, para kazanmak için çalışmayıp ve babasından kalan işe de devam etmeyip paraları istediği gibi zevkine zevkine harcayan bir adam. Zevkine zevkine derken, ülkenin son derece yoksul bir döneminde utanmaz bir şekilde harcaması bir yana, sanata ve müziğe de harcıyor paraları. Rahat mı rahat karizma mı karizma, ve tüm bunlara ek akıllı mı akıllı değişik bir adam olan Cevat, bir piyanoyla kazanırken herşeyi kaybediyor da, aşık oluyor, geçmişine lanet ediyor. Tüm bu özellikleriyle kendini sevdiren Cevat Bey romanı da bir çırpıda okunur kılıyor. Romanın yan kahramanları Elvira ve gizemli hikayesiyle Sakine Hanım ve kızıyla da sevgiyle yakınlaşmamızı başarıyor yazar. Konu olan bu uzun dönemde ülkenin ve toplumun içinde bulunduğu durumları da aktarıyor. Yatarak, oturarak, müzik dinleyerek, tv seyrederek veya amuda kalkarak yapılan bir okuma sırasında bile hayalde canladırması çok da zor olmayan, okuyucuya havuz probleminden hallice bir sahne okutmadan çok basit başlıyor roman, geçmişten çok detaylı bahsederken geleceğe göndermeler yaparak meraklanmamızı sağlıyor, ne olacak bu Cevat Bey demeden geçilmiyor herbir sayfa. Bazı gizemli noktalara dair açıklamalar okuyucuya bırakılsa da çok uzun bir dönemde tanıklık ediyoruz Cevat'ın yaşamına. Çok da detay vermeyeyim artık, tavsiye ederim, yazarın diğer romanları da okunacak..
Can Yayınları, 4. Basım 2007 (1.2003), 431 sayfa
2 yorum:
Kitapları ele aldığın bu yazılarını seviyorum. Okuyan, okutan anneleri zaten seviyorum. Therefore, Seni Seviyorum :) HEHEHEHEHEH
P.S:Ciddi ciddi yorum yazıcaktım sözde....
yau senin bu yorumunu görünce mailimde günümün geri kalanı güzel geçti yauu:)çok teşekkür ederim,duygular karşılıklı efendim :)
Yorum Gönder