2 aydır yazlıkta keyif çatan kızım Ankara'ya geldi, 2 aydır evde keyif çatan ve çok çok dağıtan anne baba bunun üzerine azıcık kendilerini şaşırdı, bu arada Ankara'ya biranda kış geldi, biranda kaybettiğimiz güneş ışıklarını İzmir'de aramaya gittim... kumru, kumpir, midye, kokoreç yemenin yanında biranın dibine vurdum, vapura bindim, Ikea'ya gittim, güneş depoladım, gezdim gezdim tadını çıkardım, sıkılan canı motive etmeye çalıştım ve Ankara'ya döndüm yine. Tekrar ve tekrar söylemek lazım gelirse ben sıcak iklimlerin kadınıymışım aslında, bir daha ve bir daha anladım...
23 Eylül 2009 Çarşamba
17 Eylül 2009 Perşembe
Sıkıntı....
Sıkılma hali kronik bir hal aldı son zamanlarda...ve bununla ilgili bir planım yok işin kötüsü...insanların ne yapabileceğini gözlerine bakıp anlama yetisine sahipken , dile getirdiklerinin doğru olmadığını anlayamamak ne tür bir yanılgıdır...yanılgıya düştüğünü geç farketmek nasıl bir kayıptır ya da zararın neresinden dönsen kar mıdır..
15 Eylül 2009 Salı
Çocuğunuza Sınır Koyma - Robert J. Mackenzie

1. Sınırlar Neden Önemlidir?
2. Anababalar Kurallarını Nasıl Öğretirler?
3. Çocuklar Sizin Kurallarınızı Nasıl Öğrenirler?
4. Aile Dansları
5. Sınırlarınız Kesin mi, Yoksa Gevşek mi?
6. Dans Pistinden İnmek
7. Yüreklendirme: İşbirliğinin Dili
8. Problem Çözme Becerilerini Öğretme
9. Kurallarınızı Sonuçlarla Destekleme
10.Ergenlik Çağındakiler İçin Sınır Koyma
11.Hiperaktif ve Dikkat Bozukluğu Olan Çocuklara Yardımcı Olmak
12.Evişleri Konusunu Nasıl Halledebiliriz?
13.Ev Ödevleri ile İlgili Danslar
14.Değişikliğe Hazırlanmak
HYB Yayıncılık, 1.Basım 2004, 340 Sayfa
Mahrem - Elif Şafak

- jaluzi: İçeriyi dışarının gözlerinden kıskanan perde.. (s.151)
- Var oldukları halde var olmayn, seyirlik oldukları halde ortalıkta görünmeyen insanlar vardı bu şehirde; cüceler, sakatlar, şişkolar...göze tuhaf görünen bütün insanlar...Dışarının gözlerinden sakınan, evlerinin mahremiyetine sığınan, varlıkları mahrem olan insanlar..Ben de onlardan biriydim. Dışarıda bir türlü rahat edemedikçe, günbegün kendi içime kapanmış; kendi içime kapandıkça, dışarıda bir türlü rahat edemez olmuştum. Ben bu tecrit edilmişliği tercih etmiştim; ama bu tecrit edilmişliğin ne kadarını tercih etmiştim bilinmez. (s.203)
-televizyon: Evimizde sürekli seyrettiğimiz televizyonun bir an için de olsa bizi evimizde seyredebileceği düşüncesi tedirgin edicidir.
-Aşk bir korsedir. Niye bu kadar kıymetli olduğunu anlayabilmek için haddinden fazla şişman olmak gerekir. Senebesene katman katman çoğalmış, vıcık vıcık yayılmış, pelte pelte yığılmış yağları sarıp sarmalar, hizaya sokar. Ve sonra da geçip karşısına kendi eserinin, seyrine bakar kudretinin. Aşk bir hayal taciridir. Kıyıda köşede kartlaşmış hayalleri çekip çıkartır, yıkayıp paklar, allayıp pullar ve terütaze sıfatıyla sahibine kakalar. Aşk insanı güzellştirir. Görüntülerle oynar pervasızca; yani sıfatlarla, yani aynalarla. Küskünleri aynalarla barıştırı, yalnızları aynalarda çoğaltır.
Aşk bir korsedir. Gün gelir, hiç beklenmedik bir yerde, hiç beklenmedik bir anda, atıverir çıtçıtlarından biri yahut çözülüverir iplikleri. Neler olup bittiğini anlamaya vakit kalmadan, korsenin cenderesinden kurtulan yağlar sürüsepet dışarı çıkmıştır çoktan. O keşmekeşte, göz açıp kapayıncaya kadar eski haline dönüverir gövde. Aşk bir korsedir. Niçin bu kdar kısa sürdüğünü anlayabilmek için haddinden fazla şişman olmak gerekir. (s.214)
Metis Yayınları, 13.Basım Temmuz 2008 (1.2000), 229 sayfa
7 Eylül 2009 Pazartesi
Yolculuk etmek üzerine..

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)