22 Ekim 2010 Cuma

Ankara'da mobese kameralarıyla yaşamak...

Mobese "Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu" demekmiş resmi olarak, önce Istanbul'a konduğundan ne olduğunu biliyoruz, hız yapmayalım, kırmızıda geçmeyelim, birbirimize çarpmayalım diye şehrin "şimdilik" ana yollarına kameralar koydular. Ağustos gibi asılan kameralar yeni yeni başladı çalışmaya, Ağustos'dan bu yana 2 ay geçti, biz bu kameraların altından binbeşyüz kere geçtik, eee sonuç olarak hepsinin yerini ezberledik, aynen hangi geceler hangi dönemeçlerin sonunda çevirme var onu ezberlediğimiz gibi. Ankara dediğin şehirde zaten bir yerden bir yere gitmek için mutlaka Eskişehir yolundan, ya da Konya yolundan, Havalimanı yolundan veya Istanbul yolundan geçiyorsun. Bu kameraların görüş alanı kaç metreye kadar onu henüz bilmiyorum ama durum aynen şöyle vuku buluyor: Sevgili Ankaralılar (kendimi de katıyorum yanlış anlaşılma olmasın) Eskişehir yolunda 120 basıyor, sonra kameralara yaklaşınca basıyor frene 70 e iniyor, o ara ufak bir sıkışıklık oluyor, "ben hep 70 le giderim zaten" modunda kameraların altından geçiyor, ve yine 120-130 allah ne verdiyse kaptırıp devam ediyor. O tepede asılı kameralar dışında yol kenarlarında da gizli olanlar varmış, yok, biz onu da görür yerini ezberleriz sorun değil de, sen bize görüş açısını söyle bu kameraların sayın başkan.

Mesela bu kameraların görüş açısı Medicana'da hasta yatağında yatan hastayı da alıyor mu, kim ziyaret etmiş kim etmemiş görebiliyor mu, veya hastanın altına ördek sürülürken hemşire doğru mu yapmış görebiliyor musunuz, ya da Cepa'nın yanındaki sitenin B bloğunun 25 nolu dairesinde oturan apartman sakinleri akşam yemeğe kimi çağırmış, kaçta yatmış kaçta kalkmışlar ya da ailenin genç kızı hangi renk sütyen takıyor onu da görebiliyor mu, ama zaten perdesini kapatmıyorsa onun suçu değil mi?

Haa, bir de bu kameraları internetten herkes izleyebiliyormuş, onların görüş açısı ya da izni ne kadar peki?

Kredi kartlarımıza takılan çipler, ip adreslerimiz, cep telefonu hatlarımız ve bu mobese kameraları sadece hırsızlığı, sapıklığı, yolsuzluğu, çarpıp kaçmayı ve belki aklıma gelmeyen daha bir sürü kötü şeyi önlemek için yeterli mi? Hayatımıza bu kadar "röntgenci" bir yaklaşımla parmak sokmak yerine eğitim düzeyimizi arttırsaydık da, insan kalitemizi yükseltseydik daha iyi olmaz mıydı? Şimdi bu eğitilemezlik durum bizim suçumuz mu, yoksa safi teknolojinin suçu mu? Teknoloji bu kadar ilerlemeseydi, porno yayınlara ulaşım bu kadar rahat olmazdı mı diyeceğiz, yoksa eğitim kalitemizi yükseltseydik, cinselliğe karşı tutucu toplumsal yaklaşımımızı aşabilseydik, din derslerine verdiğimiz önemi sanat derslerine verseydik mi?

Dün akşam bir haber seyrettim ilkokul, ortaokul ve liselere de mobese kameraları konması düşünülüyormuş, muhabir öğrencilere fikirlerini soruyor, bir öğrenci de çıkıp demiyor ki "bizi niye gözetliyorsunuz, güvenmiyor musunuz ki, peki benim kendime güvenim ne olacak", çocukların hepsi takılmış plak gibi "evet evet iyi olur, okulumuzdaki kavgalar, kötü çocukların saldırısı falan önlenmiş olur",........o okulda öğretmenler nerede peki? Öğretmenler eğitmek için orada değiller mi, yoksa artık öğretmenler de mi eğitilemez durumda. Şimdi tekrarlayalım bu eğitilemezlik durum kimin suçu?

Artık iş çığırından çıktığı için, eğitmek yerine gözetlemeyi seçiyoruz. Her yere kamera koyalım, herkesi gözetleyelim, kimse kimseye saldırmasın, kimse kimseyi dövmesin, okul kapılarında uyuşturucu satılmasın.....kız çocuk erkek çocuğa tertemiz hisleriyle bakamasın, okuduğu bir kitabı arkadaşıyla tartışamasın, o çocuk aklıyla hep gözetleniyor çünkü biri duyabilir biri görebilir korkusuyla, bunları gizli gizli yapması lazım artık.

İki ucu türlü türlü dışkılarla kaplı bir konu bu aslında. Bir yanda sunulan "aman zaman kötü, belli olmaz, biz kötüleri bulacağız, güvenlik düzeyimizi attıracağız" şeklinde beylik söylemlerden etkileniyor, onaylıyorum(z). Bir yandan da "gözetleniyoruz, hayatımız mahremiyetini kaybediyor", diye rahatsız oluyorum(z).

Bugün kızımı kreşe kaydettirdim, kreşin web sayfasından nerede ne yapıyorlar izleyebilecekmişim......Bir yandan  "ohh neyse bütün gün tv karşısında oturtturamazlar kızımı", "aman iyi ki nasıl davranıyor göreceğim" diye düşünürken utanarak sırıtıyorum kendi kendi kendime; bir yandan da kızım benim sürekli onu gözetlediğimi bilirse bana karşı nasıl dürüst olabilir, anne bile olsam onun ayrı bir birey olduğu gerçeğini onu sürekli gözetleyerek inkar ettiğimi fark etmeyecek ve huzursuz olmayacak mı, ya da öğretmeni "aman bunun anası şimdi seyrediyor olabilir" diye düşününce ne kadar samimi olabilir diye vahvahlanıyor, endişeleniyorum.

ŞİMDİ, bu nasıl bir çelişkidir...bu çelişkilerle barışık nasıl yaşanabilir.....biri bana deyiversin......


Buraya küçük bir not eklemek isterim, şimdi bizim bu Ankara'da trafik lambasının olduğu kavşaklarda bazen trafik polisi de olur; bu trafik polisi kırmızı yanana geç der, yeşil yanana dur der, kafasına göre trafiği düzenlemeye çalışır, sen bir salak olursun ne oluyor diye sonra polisi görür geçersin kırmızıda. Işıkların düzgün çalıştığı kavşakta polis niye vardır diye sorgulamayı belediye başkanımız bu şehre kazığı çaktığından bu yana yani uzun zaman önce bıraktık biz de; kırmızı yanarken polis geç dediği için geçen  herkese mobese cezaları çakmış, biri bana bunu da açıklasın yaaa.....

Bir de görüntülü cep telefonu çıktı başımıza, yok benim görüntülü telefonum kardeşim, almayacağım da, görüntülü telefon neymiş, ne işe yararmış biri bana bunu da anlatsın....

1 yorum:

koylu.asli dedi ki...

1 yıldır yada daha fazla süre diyyim, herkes soruyor anneme ne zaman görüntülü telefon alacaksın, senin telefon internete baglanmıyormu ama nasıl olur sen öğretmensin vs diye. Benim telefonum yok istemiyorumda.Anneminde eski bir takozu var gayet memnunum diyor. O memnunsa gerisi hikaye. Bizde Eryamandayız,Cepa'ya yada herneyse kentpark vs ye gitmek için geçtiğmiz Etimesgut Askeriye yolundan nefffret ediyorum.Tüm uyarılara rağmen hayvan (hayvana ayıp oluyor böyle yazınca) gibi sürenmi ararsın,ne kamerayı takan var ne birbirini gören var, sollama yasağı olan yerde sollamayı bırak sağlamayı yapanı mı ararsın.Hiç sevmedim Ankara'yı. Ben Aydın'ı alayım lütfen.Yada onca nüfusuna rağmen trafikte tüm kuralları oturtmuş olan Hamburg'u...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...