27 Kasım 2009 Cuma

U2..



Bu konsere gitmezsem olmazdı. Tüm gençlik anılarıma haksızlık etmiş olurdum hatta kandırmış gibi hissederdim, bir daha da gelmezler muhtemelen ve hatta belki de gelemezler biraz da ondan, belki biri ölür, hastalanır neyse işte. Şimdi biz - bir iki çok dost kız çocuğuyduk, şimdi bir iki çok dost kadın olduk- U2'nun şarkılarıyla ne kafalar bulduk, kimlerin arkasından bu şarkılarla böyle böğüre böğüre ağladık, ne mutlu zamanlarda sesini açıp böyle anıra bağıra söyledik, hayatımızın kadife sesli ve yakışıklı delühanlusu Bono'yu hep birlikte bekledik, gelince de hemen evlenecez dedik. Herbir notasında deli manyak, çok bi depresif, pek bi şahane, hiç ama hiç unutmayacağım anıların kayıtlı olduğu şarkıları kanlı canlı dinlemek için biletlerimizi aldık; gönül red zone da Bono'yla elele gözgöze şarkı söylemeyi arzu ederdi ama şuanki mali durumumuzun bulunduğu nokta elvermedi, 5. kategoriden aldık biletlerimizi. Artık hiçbir aksiliğin o tarihlerde vuku bulmamasını ümit ediyoruz...

21 Kasım 2009 Cumartesi

New Moon


Dün Twilight'ın ikinci filmi New Moon vizyona girdi, Edward takımı olarak biletlerimizi iki hafta önceden almıştık zaten. 15 lik yeniyetmeler misali suratımızda eblek sırıtmalarımızla oturduk koltuklarımıza, neyse ki saat 22 seansına gittiğimizden 15 lik gençkızların ancak birkaçı duyarlı babaları sayesinde filme gelebilmişlerdi de kendimizi pek de kötü hissetmedik. Filme gelince ben pek sevmedim. 700 sayfalık romanı 120 dakikalık filme sığdırmaya kalkınca olaylar yine ışık hızıyla apar topar ilerlemiş kitabı okumayanın "bu ne yaaa" demesi olası, birinci filme göre çok daha fazla para harcanmış belli kurtadam efektleri falan güzel olmuş, Bella rolünü oynayan kızcağız başlarda umut vaat etse de filmin ikinci yarısında aynı ebleklikle oynamaya devam etmiş kabiliyetsiz, Volturi'ler ise berbattı, o ne çirkin makyaj, o ne vampir karizmasından yoksun acube tipler, biz Volturi'leri karizmadan yıkılan tipler olarak okuduk, bekliyoruz ki Aro'nun vampir karizmasından sarsım sarsım sarsılcaz ama nerdeee, böyle dandik bir mekanda dandik aktörlerle dandik sahneler olmuş onlar aynı sahnelerde Edward olmasa çekilmezdi ya neyse; gelelim Edward'a, tabii ki de süperdi Edward, böyle yakuşuklu böyle karizma, anlatılmaz yaşanır yani. Edward'ın tüm sahnelerinde bön bön sırıttığımızı da utanarak itiraf etmeliyim. Romanın çoğu sahnesini kısa kısa geçtiklerinden Edward'ın birtakım hastası olduğumuz sözleri atlanmış ona bozulduk tabii. Aylardır süregelen "Edward ve Bella'nın ateşli öpüşme sahnesi merakla bekleniyor" haberleri ise fosmuş onu anladık, yani hiç öpüşmemiş olsak hadi onu geçtim hiç öpüşme görmemiş olsak inanacaktık ama sahiden de ne kötü bir öpüşme sahnesiydi o, aylardır görmemişsiniz birbirinizi, özlemden ve aşktan kuduruyorsunuz, o ne sümsük, heyecan ve aşk yoksunu bir öpüşmedir yahu allah cezanızı vermesin. Edward ve Bella'nın beyaz kıyafetler içinde ormanda koştukları 30 saniyelik sahneden ise hiç bahsetmek istemiyorum, zira skandaldı. Aman kötü bir filmdi kısacası, bizde zaten Edward'ı seyretmeye gitmiştik, gözümüz gönlümüz açıldı işte fena mı.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...