28 Haziran 2009 Pazar

Portobello Cadısı - Paulo Coelho

Athena, Romen annesi tarafından terkedilir, Lübnan'lı zengin bir aile tarafından evlat edinilir. Fakat, Lübnan'da olaylar çıkması üzerine Londra'ya taşınırlar. Athena çocukluktan itibaren bazı özel güçlere sahiptir, örneğin küçük bir çocukken geleceği görebilmiştir. Çok genç yaşta aşık olduğu bir adamla evlenir, hemen çocuk yapar, kocasından ayrılır, sonra annesini aramaya çıkar, onu bulur ve yüzleşir, ve aslında tüm bu olanlar Athena'nın ruhen kendini geliştirmesidir aslında. Sahip olduğu güçleriyle bir kitleyi peşinden sürükler, hoşgörü ve sevgi yayar, fakat cadılıkla suçlanır. Athena'nın öyküsü hayatına girmiş insanların ağzından farklı görüş açıları oluşturularak anlatılıyor. Bu romanı hiç sevmediğimi ve sonuna kadar ittire ittire okuduğumu itiraf etmeliyim. Athena'nın iyi tasarlanamadığını düşündüğüm yavan yolcukları, iyi niyeti, sevgisi, ruhani güçleri öyle abartılarak anlatılmış ki ortaya hiçbir inandırıcılığı olmayan bir hikaye çıkmış. Beğenmedim..

Can Yayınları, 1.Basım Ocak 2008, 261 sayfa

26 Haziran 2009 Cuma

Arkası Yarın - Müge İplikçi

Öncelikle hemen not düşeyim, yazarın bütün kitaplarını alıp okuyacağım. Arkası Yarın, diliyle ve anlatımıyla çok sevdiğim bir öykü kitabı oldu. En çok "Yönler" isimli öyküsünü sevdim. Sevgilisi yurtdışına giderken onda unuttuğu teybini geri gönderir ve Suna gümrük mallarının muhafaza edildiği ofise aldığı yol tarifine göre gitmeye çalışırken bocalar zorlanır, ve bu bocaladığı yol aslında hayatıdır, ve Suna'nın bu yaklaşık altı sayfalık öyküsünü öyle sakin, öyle kısa ama öyle samimi anlatmıştır ki yazar hayran kalınır.. Kitabın kapak tasarımını kesinlikle beğenmedim ve çok alakasız buldum, belirtmeden geçemedim..

Everest Yayınları, 2.Basım 2006 (2001), 110 sayfa

22 Haziran 2009 Pazartesi

Şehir dışı..Eskişehir..Düğün..Dernek..Yeme..İçme..

Kimse evlenmese Ankara dışına da çıkacağımız yok, ya bugünlerde, o yüzden her ne kadar ve her geçen gün bekarlığın sultanlık olduğuna inancım artıyorsa da, Ankara dışına çıkmak için bir vesile oluşturduğundan herkes evlensin istiyorum, herkes evlensin ama Ankara dışında evlensin...hehe.. Umut ve Rabia da Ankara dışında evlendiler, Eskişehir'de..ve yıllar yılı binbir türlü anısını dinlediğim, çocukluk arkadaşlarımdan birinin yaşamını sürdürdüğü yakın ama görülmemiş bir şehir olan Eskişehir'e yolumuz düştü. Deniz'in hastalanması nedeniyle aman gittik aman gidemedik heyecanını son dakikaya kadar yaşadık ve bu nedenle de yola azıcık geç çıktık. Güzel bir otelde kaldık, Namlı Otel tavsiye ederiz. Otele yerleştik, sonra otelin karşısında bulunan ama adını bilmediğim bööyle koca avizeleri olan han gibi bir yerde birşeyler içtik, çok güzel bir yerdi de adı neydi acaba...Çarşıyı gezdik, yobazlıktan çok uzak görünen insanları keyifle yaşasın diye düzenlenmiş bu şehir; aynen Ankara gibi, böyle kurak mı kurak kokan, ama tam tersi olduğu besbelli bir şehir, ama o tramvay işini sevmedim, her an ezilebilirim kaygısı yarattı bende..meğer şehrin havası ordaymış ama ben sevmedim, cinslikten herhalde..Sonra hep methini duyduğum çiğ börekten yemeğe gittik, çok güzeldi ama çok yağlıydı dokundu biraz, bir de ondan az önce burger yemiştim üstüne de 4 tane börek yiyince sanırım çok oldu üstüne soda içmem gerekti, hafta içi rejim yapıp haftasonu abartan obur insan modeli. Sonra geceleyin çocukluk arkadaşım Canset de geldi, faytona bindik, o da çok güzeldi, ama fayton deniz olan şehirlerde daha güzel oluyor, itiraf etmeliyim. Barlar sokağına gittik, bir yerde oturduk, çoook kalabalıktık, sohbet muhabbet, sonra ben Deniz'i alıp otele döndüm, uyuttum sonra yatağa yatıp kitap okudum, otel odasında kalmayı hep sevmiş hatta aslında sürekli otel odalarında yaşayabileceğini düşünen bir insan olan bana çok iyi geldi bu..böyle sessiz, sakin, yalnız, otel odası, kitap ve yanıbaşında uyuyan bıcırık, ruhum dinlendi....koca da lise arkadaşlarıyla takıldı, onun da ruhu dinlenmiştir sanırsam. Ertesi gün kocanın lisesine gittik, arkada bulunan tel örgünün deliğinden içeri girdik, anıları tazeledik, yıllar yılı anılarını dinlediğim bu okulu görmek değişik oldu, güzel oldu. Sonra esas oğlan ve esas kızın kır düğünlerine gittik, tebrik ettik, oynadık, öptük, Deniz'in peşinde koştuk. Rabia'nın gelinliği çok güzeldi ve çok yakışmıştı. Sonra malın önde gideni olan ve her daim çorak görünen şehrimize doğru geri yola çıktık, Eskişehir'i çok sevdim, çok beğendim ama yaşamak isteyecek kadar değil sanırsam, deniz olmayan şehirler beni o kadar da cezbetmiyor ya, ondan...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...