31 Mart 2007 Cumartesi

Doğumgünüm Kutlu Olsun!!!

31 yaşına da girdim. İyi ki doğmuşum, nice mutlu senelere :) Geçmişin hep çok güzel olduğunu düşünerek ve inanarak 30 yaşıma da teşekkürü borç bilirim.

31.Mart.1976 da saat 22.50 de doğmuşum, babam askermiş o zaman. Ertesi sabah 01.Nisan'da Neriman teyzem kızlarının olduğunu, annemin ve benim sağlığımın iyi olduğunu bildirmek üzere babama telgraf çekmeye gitmiş. Telgraf "kızınız doğdu, ikisi de iyiler" yerine, yukarıdaki gibi "ikiziniz doğdu, ikisi de iyiler" diye gidince babam çifte dumur olmuş tabii. Sonradan anlaşılınca bu 1.Nisan şakası tadındaki telgraf açıklanmış tabii babama. İkizim yoktu ama tek başıma yeter derecede cırlak ve çene bir çocuk olduğumdan anneme ve babama bir ikinciyi aratmamış olduğum da söylenir.

28 Mart 2007 Çarşamba

Kimin için yolculuklar ve kalan kim geriye?

Böyle yazmışsın msn de. Sordum sana bu nerden diye, İlhan İrem’in bir şarkı sözüymüş, öyle dedin; hiç dinlemedim bilmiyorum ama senin ruh halini anlamama yetti ve işin komiği bu ruh haline hiç de yabancı değilim. Hatta bu ruh hali seneler öncesinden çıktı geldi içime oturdu diyebilirim. İşte o zaman aklıma geldi: Biz kendimizle ilgili en çok, ne olursa olsun yolculuğumuza devam etme gücümüzü sevmedik mi, yepyeni sayfaları kendimizi de yenileyerek bir çırpıda açabilme yetimizi, ve bu yolculukların yorucu geldiği anlarda sadece bir çay içimi kadar mola verdiğimizi ne çabuk unuttun, özlemlerimizden ve imkansızlıklarımızdan kahkahalar çıkarttığımızı ve hatta bazen olur olmaz her şeye gülüp geçtiğimizi? Ne ben değiştim ne sen değiştin….

27 Mart 2007 Salı

Sürekli bir uyku hali, sürekli bir yan gelip yatma isteği. Bahar da geldi (zaten kış hiç gelmemişti ama) şöyle bir silkinip kendine gelme vakti. Hadiiiiiiii.....

16 Mart 2007 Cuma

1 haftadır....

Ben genelde plansız yaşayan bir insanım, ya da öyleydim, mutluydum da böyle. Eee, yaş 30 oldu, azıcık plan yapalım dedik, herşeyi planladığım daha doğrusu plandığımı sandığım fakat planlarıma yolun ortasında duran, muhtemelen taşın kumun altında kalmış, kimsenin görmediği çomağın takıldığı zamanlardan birini yaşamaya başladım bu Mart ayında. Halbuki Mart benim doğum ayım, Mars dahil bütün gezegenlerin Koç burcunda toplanmış, bu burca mensup kişilere hizmet ediyor ve bütün işlerini yoluna sokuyor olması gerekmiyor muydu? Bence insanların tüm hayatları boyunca en fazla 2 defa olmak üzere "restart" hakkı, 3-4 defa da "pause" hakkı olması lazım, ya da, yine en fazla 2 defa olmak üzere gelecekte belli bir dönemi görme yetisi+"pause" hakkı tabii. Hayır, moral falan bozduğum da yok, aksine oldukça tepkisiz ve tarafsızım; bu çomağın yanı sıra çok da mutluyum başka taraflarda itiraf etmem lazım. Benim derdim, bu "restart" hakkı talep zamanlarında ve hayatta belirsizlik durumlarında ne olacağını görmek için sabırla beklemek gerektiği zamanlarda, böyle oturup hayatıma ve bu hayat dahilinde olanlara dışardan bakma, hiç bulaşmama, görmezden gelme huyum var. Ve bu yüzden 1 haftadır ne kendime ne de etrafımdakilere faydası dokunacak, hiçbir iş yapmadım, öyle mal gibi durdum. Bir de Pazartesi-Salı çok fena hasta oldum, evde yattım yatak döşek, annem geldi bana bakmaya, ne iyi oldu, anne kucağı yaptım süper oldu.

8 Mart 2007 Perşembe

Babacığımın Doğumgünü ve Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun!!

Kadın olmak çok güzel, bundan eminim. Dünyanın her köşesindeki tüm kadınlarında, birgün, önce kendilerine bunu söyleyebilmeleri dileğiyle....


Bir de babacığımın doğumgünü bugün, mutlu olsun kutlu olsun, daha nice mutlu senelere hep beraber....

Haklı mı?


Sadece youtube'da değil de bu tip oluşumların hepsinde yayınlanan videoların ve görüntülerin, onlara yapılan yorumların, insanların düşünce özgürlüklerini engellemeden, kontrol altında tutulması gerektiğini ve site sahiplerinin sorumluluklarının arttırılması gerektiğini hep düşündüm. Ama böyle alelacele, komple kapatarak değil. Ne oldu ki şimdi, tüm dünya seyrediyor, biz hiçbir şey yapamıyoruz; kendi içinde ve kapalı davranıyoruz. Ben gözümü yumunca etrafımdaki kötü, pis olayların sonu mu geliyor gerçekten de, yoksa sadece ben mi görmüyorum? Görmezsem, duymazsam birşey yapabilir miyim?

7 Mart 2007 Çarşamba

Günün Postası - Doktor Beyni

Doktor beyninin haritası böyle midir gerçekten de bilmem ama yaşamları aynen böyle, hatta bundan daha feci. Anormal dayanıklı ve sabırlı insanlar diyorum ben kendilerine, doktorların doktor olmayan eşlerine de anormal azimli eşler diyorum. Hele de bir de kadın olunca bu eş çok daha zor. Bununla ilgili çok şey yazılır daha da, sonra artık.

6 Mart 2007 Salı

Kitapyurdu'ndan İlk Alışveriş

Her ne kadar İmge'de gezmeyi, kitaplara dokunarak satınalmayı sevsem de, hem elde olan hem de olmayan nedenlerle kitap alışverişimi uzun bir süredir internetten yapıyorum. Nedenlerini tartışmak çok çok uzun sürebilir, ben derim ki bilgiye ulaşmak çok kolay sen dersin ki teknoloji iletişimi öldürüyor. Neyse, konudan sapıyorum yine. Ideefixe'den alışverişimi yapıyor, Kitapyurdu'nu da bir süredir takip ediyordum, ilk nedenim fiyatların uygun olması ikinci nedenim ise Migros'dan değil de bir kitabevinden alışveriş yapma hissi, bu nedenler ışığında ilk alışveriş denememi yaptım. Kitaplarım dün geldi. Öncelikle, kargo teslimat için hazır olmadan ödemeyi kredi kartından çekmiyorlar. Her türlü bilgilendirmeyi mutlaka mail ile yapıyorlar. Yayınevi'nin stoklarında bulunamayan kitaplar için özür mailleri geliyor, ödeme iadesi için hem nakit geri ödeme uygulaması yapıyorlar hem de hediye çeki verebiliyorlar. Teslimat mailinde bulunamayan kitap için tekrar özür diliyorlar. Kargo teslim alınınca memnuniyet anketi geliyor mail ile. Ve en güzeli de maillere cevap oldukça açıklayıcı ve kısa sürede geliyor. Tavsiye ederim.

5 Mart 2007 Pazartesi

Allah Tamamına Erdirsin :)

Cumartesi akşamı Didem'i Emrah'a istedik. Bizim çocuklar birbirlerini tanımışlar, anlaşmışlar; e tabi bize de adeti yerine getirmek düştü; giyindik süslendik, toplandık gittik, kalabalık gittik ki vermezlerse kızı kaçıralım. Didem Emrah'a tuzlu kahve bile yaptı, sonra kıyamadı tabii şekerli kahvesini de verdi. Ağızlar pek bir kulaklardaydı, çok güzeldi. Didem'in babası "Benim kızım kıymetlidir, iyi bak" deyince, kendi babam geldi aklıma. Nişanlanırken değil de, üniversite de biz henüz lay lay lom sevgiliyken kocayı aileyle tanıştırınca babam kocaya şöyle demiş "Benim kızım kıymetlidir ona göre." Biraz tehditkar, biraz korumacı, ama, daha çok baba kalıbının altında yatan incinebilirlik.

Hep mutlu olun e mi?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...