23 Eylül 2009 Çarşamba

Yaz bitti...



2 aydır yazlıkta keyif çatan kızım Ankara'ya geldi, 2 aydır evde keyif çatan ve çok çok dağıtan anne baba bunun üzerine azıcık kendilerini şaşırdı, bu arada Ankara'ya biranda kış geldi, biranda kaybettiğimiz güneş ışıklarını İzmir'de aramaya gittim... kumru, kumpir, midye, kokoreç yemenin yanında biranın dibine vurdum, vapura bindim, Ikea'ya gittim, güneş depoladım, gezdim gezdim tadını çıkardım, sıkılan canı motive etmeye çalıştım ve Ankara'ya döndüm yine. Tekrar ve tekrar söylemek lazım gelirse ben sıcak iklimlerin kadınıymışım aslında, bir daha ve bir daha anladım...

17 Eylül 2009 Perşembe

Sıkıntı....

Sıkılma hali kronik bir hal aldı son zamanlarda...ve bununla ilgili bir planım yok işin kötüsü...insanların ne yapabileceğini gözlerine bakıp anlama yetisine sahipken , dile getirdiklerinin doğru olmadığını anlayamamak ne tür bir yanılgıdır...yanılgıya düştüğünü geç farketmek nasıl bir kayıptır ya da zararın neresinden dönsen kar mıdır..

15 Eylül 2009 Salı

Çocuğunuza Sınır Koyma - Robert J. Mackenzie

Bu kitaptan öğrendiklerimi kullanmak için henüz erken, kızım ancak 5 yaşına geldikten sonra kullanabilirim, yine de bazı davranış tipleri ile ilgili bilgim oldu ve bunları kullanmaya başladım. Örneğin, babanın hayır dediğine Deniz'in yanında evet demek (veya tam tersi), bir kere "hayır" dediğim şeyi bir başka seferde "evet"e çevirmemek, söz verdiğim şeyleri mutaka yerine getirmek gibi temel davranış kalıplarını okumuştum bu kitapla pekiştirmiş oldum. Bütün öğretileri örneklerle tek tek açıkladığı için bu kitabı olukça anlaşılır ve faydalı buldum. Bazı konularda Türk yetişme tarzına aykırı olması bakımından faydalı olmayacağını düşündüm, ama temel davranış şekilleri kesinlikle uygulanabilir ve çok da fayda görüleceğini düşünüyorum. Bu kitaptan öğrendiklerim konusunda anne ve kocayla ara sıra zıt düşsek de, sonunda birçok konuda haklı çıktığımı itiraf etmeliyim. Kitaplıkta kolay ulaşılabilir bir yerde durmalı, heran ihtiyaç olabilir. Kapak tasarımının çok itici olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kitapta yeralan konular aşağıdaki gibi...
1. Sınırlar Neden Önemlidir?
2. Anababalar Kurallarını Nasıl Öğretirler?
3. Çocuklar Sizin Kurallarınızı Nasıl Öğrenirler?
4. Aile Dansları
5. Sınırlarınız Kesin mi, Yoksa Gevşek mi?
6. Dans Pistinden İnmek
7. Yüreklendirme: İşbirliğinin Dili
8. Problem Çözme Becerilerini Öğretme
9. Kurallarınızı Sonuçlarla Destekleme
10.Ergenlik Çağındakiler İçin Sınır Koyma
11.Hiperaktif ve Dikkat Bozukluğu Olan Çocuklara Yardımcı Olmak
12.Evişleri Konusunu Nasıl Halledebiliriz?
13.Ev Ödevleri ile İlgili Danslar
14.Değişikliğe Hazırlanmak
HYB Yayıncılık, 1.Basım 2004, 340 Sayfa

Mahrem - Elif Şafak

Bu romanı Rabia'nın tavsiyesiyle okuyalı 3-4 ay geçti, bloğa kaydedilmeyi bekleyen diğer romanlar gibi yerinde bekledi. Bu arada okuduklarım her zamanki gibi hafızamda küllendi, oraya buraya aldığım notlarım kayboldu, Elif Şafak "Aşk" romanını türlü türlü reklamlarla bir pembe sonra bir gri kapaklı olarak çıkarttı, yaptığı veya yapılmasına müsade ettiği bu pozitif ayrımcılıkla beni uyuz etti. Romanı beğendim, ilk başta konsantrasyonu sağlayamasam da sonrasında beğendiğim bir roman oldu. Nazar Sözlüğünü sevdim, arada romandan kopup kendi sözlüğümü düşünmemi sağladı, zevkli. Onun dışında çok okunan bir yazar olduğundan konudan hiç bahsetmeyeceğim bile, altını çizdiklerim aşağıda...

- jaluzi: İçeriyi dışarının gözlerinden kıskanan perde.. (s.151)

- Var oldukları halde var olmayn, seyirlik oldukları halde ortalıkta görünmeyen insanlar vardı bu şehirde; cüceler, sakatlar, şişkolar...göze tuhaf görünen bütün insanlar...Dışarının gözlerinden sakınan, evlerinin mahremiyetine sığınan, varlıkları mahrem olan insanlar..Ben de onlardan biriydim. Dışarıda bir türlü rahat edemedikçe, günbegün kendi içime kapanmış; kendi içime kapandıkça, dışarıda bir türlü rahat edemez olmuştum. Ben bu tecrit edilmişliği tercih etmiştim; ama bu tecrit edilmişliğin ne kadarını tercih etmiştim bilinmez. (s.203)

-televizyon: Evimizde sürekli seyrettiğimiz televizyonun bir an için de olsa bizi evimizde seyredebileceği düşüncesi tedirgin edicidir.

-Aşk bir korsedir. Niye bu kadar kıymetli olduğunu anlayabilmek için haddinden fazla şişman olmak gerekir. Senebesene katman katman çoğalmış, vıcık vıcık yayılmış, pelte pelte yığılmış yağları sarıp sarmalar, hizaya sokar. Ve sonra da geçip karşısına kendi eserinin, seyrine bakar kudretinin. Aşk bir hayal taciridir. Kıyıda köşede kartlaşmış hayalleri çekip çıkartır, yıkayıp paklar, allayıp pullar ve terütaze sıfatıyla sahibine kakalar. Aşk insanı güzellştirir. Görüntülerle oynar pervasızca; yani sıfatlarla, yani aynalarla. Küskünleri aynalarla barıştırı, yalnızları aynalarda çoğaltır.

Aşk bir korsedir. Gün gelir, hiç beklenmedik bir yerde, hiç beklenmedik bir anda, atıverir çıtçıtlarından biri yahut çözülüverir iplikleri. Neler olup bittiğini anlamaya vakit kalmadan, korsenin cenderesinden kurtulan yağlar sürüsepet dışarı çıkmıştır çoktan. O keşmekeşte, göz açıp kapayıncaya kadar eski haline dönüverir gövde. Aşk bir korsedir. Niçin bu kdar kısa sürdüğünü anlayabilmek için haddinden fazla şişman olmak gerekir. (s.214)

Metis Yayınları, 13.Basım Temmuz 2008 (1.2000), 229 sayfa

7 Eylül 2009 Pazartesi

Yolculuk etmek üzerine..

1 ayı geçkin bir süredir her haftasonu Ayvalık'a gidip geliyorum; Cuma iş çıkışı biniyorum, Cumartesi sabah iniyorum, Pazar akşam biniyorum, Pazartesi sabah otobüsten inip işe gidiyorum, kısacası 24 saatim otobüste geçiyor.. bir değil iki değil haftalar boyu sürünce bu, soruyorlar "yorulmuyor musun?", "hayır, yorulmuyorum, bilakis keyif alıyorum", nerelere gidip nereleri gördüğümden ziyade, ki ondan da vazgeçemem, yolculuk etmenin ta kendisi sevdiğim. Kendimi bildim bileli otobüste, uçakta, trende, teknede, arabanın arka koltuğunda olmayı, otellerde günlerce kalmayı severim. O yerleş(e)memeyi, o yerde geçici olmayı, o yerden geçip gidiyor olmayı sever, geçici insanlarla yanyana olmaktan, o yerin sabitlerini incelemekten ve bir sonraki görüşüme kadar ki ayrıntılarını kafama yazmaktan haz duyarım. Hiç görmedik yerlere yol alan yolculuklar hiçbirine ve birbirine benzemese ve kendi gizemlerini korusalar da, aynı hazları taşırlar içlerinde. İşte ben bu yüzden, bazen, aslında çok yanlış bir meslek seçmiş olduğumu duyumsarım...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...