31 Temmuz 2007 Salı

Geri Dönüş

Tatilimizin son günlerini de kalabalık ve gürültülü fakat bir o kadar da güzel olan Bodrum'da geçirdikten ve kendimizi ülkemizde hayli yabancı hissettikten sonra ayın ikinci düğün aktivitesi olan Deniz ve Esin'in düğününe katılmak üzere Denizli'ye doğru yola çıktık. Öncelikle Bodrum'dan bahsetmem gerekirse önceki yıllarda tanık olduğumun aksine sokaklar, kumsallar oldukça boştu, seçim dolayısıyla insanların tatillerini erteledikleri ortadaydı fakat turist sayısı da oldukça azdı, Bodrum esnafı için üzücü fakat biz Türk tatilciler için de bir o kadar sevindiriciydi. Neyse, biz gezebildiğimizce gezip, yedik, içtik, yüzdük. Küçük bir not, Bodrum'da rock bar sayısı 5 e çıkmış, Mavi buna rağmen hala pahalı girişe 20ytl istedi, oha dedik. Neyse, düğün için yola çıkarken içimiz buruktu tabii, tatilin ardından kim güle oynaya ayrılır ki sayfiyeden; Deniz'in hepimize yaptığı kıyak sayesinde bu burukluğu çabuk atlattık, tatilin sonunda cilası oldu Pamukkale'de kalmamız, havuz sefamız. Ben havuza giremedim tabii, ama bikinimle kenarda oturup ayaklarımı sokmayı ihmal etmedim. Akşam düğünde eğlencemizi yaptıktan, yeni evlilere bol bol mutluluk diledikten sonra kendimizi yine havuz başında bira içerken bulduk, ben yine içmedim tabii (seneye hepsinin acısını çıkartacağım, bütün tatil zurna gibi gezeceğim..). Ertesi gün travertenlere çıktık, aman ne güzelmiş görülmeye değer pamuk pamuk bembeyaz, antik kenti gezdik daha sonra. Sıcak başımıza geçmek üzereydi ki Ankara'ya doğru yola çıktık. Tıkınmadan olur mu, o kadar gezmişiz, Denizli çıkışında Atmaca Restoran'da tavsiye üzerine kuzu tandırlarımızı yedik, hamile olmanın avantajıyla köy yufkalarını da paket yaptırdım, ooohhh. Düştük yola yeniden, Sivrihisar'da da ballı gözlememizi yiyince Ankara yolu kısaldı da kısaldı, ben daraldım da daraldım. Döndük geldik işte kürkçü dükkanına, artık ailemizin yeni cadısı için hazırlıklar yapma zamanıdır.

23 Temmuz 2007 Pazartesi

Yazlıkçı Notlarım

Bu sene tatilin bir parçasını yazlık tatili yaptık ya, hem de uzun bir süredir yapamadığım şekliyle....hemen eklemelerimi yapayım.

- Annem hem beni hem bebeği beslemek adına sürekli yedirip içirdi, eee bu yeme içmelerin başında mangal gelince hiç de hayır demedim, önüme konan herşeyi afiyetle yedim.
- Bu mangal işini bıkmadan sıkılmadan üstlenen kayınbirader-damat ikilisine de teşekkürlerimizi borç biliriz.
- Yazlık gecelerinin bir numaralı oyunu okey oynadık bol bol.
- Cunda'ya gittik, Şeytan Sofrası'na, Sarımsaklı'ya gittik, gezdik.
- Geceleri kumsalda herkes bira keyfi yaptı ben soda içtim. Bir Ayvalık şarabı bile içemedim, şaraba aşeriyorum dedim ama kimse yemedi.
- Teyzecim ve eniştecim sürpriz yapıp beni ve şiş göbeğimi görmeye geldiler; çok sevindik hep beraber, ve bunu gece okey oynayarak kutladık :)
- Ayvalık tostu yediiiimmmm, hem de gerçeğindeeeeennnn.


- Eski dostlarla aynı zamana denk geldi tatiller 15 sene sonra. Tadını çıkardık.

Üfff ne güzeldi yahuu.

Deniz, Güneş, Kum, Koca Göbeğim...

Gittim gideceğim derken Ankara'ya dönüşe sayılı günler kaldı. Ankara'da bizi bekleyen sıcak ve susuz günleri düşünmemeye çalışarak tatilimin son günlerini de güzel geçireceğim valla. Gittim gideceğim heyecanı dedim ya, bizim yazlığa şöyle tadını çıkara çıkara, doya doya, sere serpe gidememiştim çok uzun bir zamandır, haftasonlarına sıkıştırılmış yoğun yolculuklara ve yorgunluklara katlanarak günlerle değil de saatlerle sayılan bir keyif oluyordu benim için. Bu sene uzunca, doya doya tadını çıkarma fırsatım oldu çocukluğumun ve gençliğimin yaz tatillerinin geçtiği bu küçük yerin. Senelerdir, otellerde, pansiyonlarda, "her yeri gezip görmem ama denize de bol bol girmem lazım, ikisi birarada olur mu?" hengamesinde geçen tatillerden sonra anladım ki yazlıkçı tatilini de özlemişim ben. Şemsiyemi havlumu alıp BİZİM sahile gitmeyi, çantamdaki şeftalimi ve kurabiyemi özgürce yemeyi, sahildeki gazinodan Tansaş fiyatına ice tea almayı özlemişim. Bu yazlık tatillerinin bir de ayrı bir tadı oluyor, şöyle ki, kışın taşınıyorsunuz, aileniz bir yanda siz bir yanda yaşıyorsunuz ve hayatın bir döneminde ortaokulda lisede kışın hep gördüğünüz kişilerden ayrılıyor farklı hayatlar kuruyorsunuz, sonra yaz geliyor, yazlığa gidiyorsunuz ve artık çok da sık görmediğiniz insanların nasıl büyüdüklerine, yaşlandıklarına, evlendiklerine, çocuk sahibi olduklarına tanık oluyorsunuz, bazen mutlu oluyor bazen üzülüyorsunuz, seneler sonra tekrar geldiğinizde yazlık balkonunda oturup neredeyse sabahlara kadar eskilerden konuşup gülüyorsunuz. Sonra kendi şiş karnınıza bakıp çocuğunuza da aynı mutlulukları vermek istiyorsunuz. Seneye getirip ben kızımı bu denize atmaz mıyım...

8 Temmuz 2007 Pazar

Kaybeden Hepsini Alır - Graham Greene

Graham Greene'yi Ayışınlığı Serinliği romanıyla tanımıştım. Bu roman, içindeki karakterleriyle en sevdiklerim arasındaki yerini kaybetmemiştir. Hal böyle olunca yeni bir Greene çevirisini de hemen edindim. Kaybeden Hepsini Alır'da evlenmek üzere olan baş karakter Bertram muhasebeci olarak çalıştığı firmanın sahibinden bir teklif alır, teklif, nikahlarının masrafları da patrona ait olmak üzere Monte Carlo'da yapılmasıdır; bunun üzerine Bertram ve nişanlısı Monte Carlo'ya giderler ve patronunun kendisini unutması sonucunda tatili karşılayabilmek için kumar oynamaya başlar, kendince bir şifreleme sistemi geliştirir, kendini rulet masasından kaldıramaz ve hayli de para kazanır, fakat bunun yanında nişanlısını ve değer verdiği birtakım erdemlerini kaybettiğini farkeder. Bu oldukça sıradan konunun altında işlenmesini beklediğim kaybetme olgusuna dair bilindik görüşlerden öteye gidememiş Greene. Bu yüzden biraz hayalkırıklığına uğradım diyebilirim. Çok klasik bir Hollywood filmine senaryo oluşturabilecek bir çalışma olmuş sanki. Tavsiye etmiyorum. Bu arada küçük bir eleştirim olacak, Radikal Kitap ekinde yazan eleştirmenlerin romanları okumadan yazdıklarını düşünmeye başlayacağım neredeyse; fikirlerimiz, beğenilerimiz uyuşmadı herhalde demiştim ama kaç roman oldu bir türlü aynı fikirde olamadık, onu da tavsiye etmiyorum artık, ve kendilerini takip etmeyi de bırakıyorum.
Everest Yayınları, 1. Baskı 2007, 113 sayfa
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...