2 Şubat 2007 Cuma

Lapa Lapa Kar

Sabahları uyuyarak kalktığımdan ve işe gelip çayımı içene kadar da uyanamadığımdan bu sabah da camdan bakmadan çıktım evden. Lapa lapa kar yağıyor, her yer bembeyaz olmuş bile. Apartmanın kapısında durmuş ayakkabılarıma bakıyorum, paltomun altındaki kıyafetimi hatırlamaya çalışıyorum. Neyse ki eve dönmemi gerektirecek bir topuklu ayakkabı ve ince bir gömlek vakası yok. Ankara kış koşullarına uygun olarak gayet sıkı ve karda buzda yürünebilir giyinmişim. Kardeşim ve annem geldi ya İzmir’den, kardeşimin msn resminde 2 gündür kardan adam var, adam bekliyor kar yağsın diye. Sabahın köründe aradım kardeşi kalk da camdan bak diye, adam üşenmedi kalktı, bir “ooooh ne güzel” dedi. O İzmir’de kara hasret kalıyor, ben Ankara’da denizi, güneşi özlüyorum. Ne Ankaralı ne de İzmirliyiz o ayrı. Ben denizi olan bir şehirde bile büyümedim ya. Neyse, düştüm yola işe doğru, geçen kıştan biliyorum ki Kırkkonaklar yine afet bölgesi olacak. Şehir merkezine bu kadar yakın olup da hava durumu bu kadar farklı olan bir semt yok sanıyorum Ankara’da. Araçlar geçerken su sıçratıyor, herkes koşuyor, birbirine çarpıyor; insanlarda kar paniği var, sanki burası doğuda bir köy ve biz karda mahsur kalacağız; dolmuş şöförü pek bi sinirli, Köroğlu’na çıkışta dolmuş durursa bir daha kalkamayacak o derece kar yağıyor, bir bayan inmek istiyor ve dolmuş şöförü patlıyor “burada inilir mi, ya aşağıda in ya yukarıda in vıdı vıdı vıdı vıdı” bağırıyor da bağırıyor, yokuş bitene kadar da bağırıyor adam, sonra başka biri de şöföre bağırıyor, dolmuşda kıyamet kopuyor, ve bu kıyamet Kırkkonaklar’a kadar da sürüyor. Kırkkonaklar afet bölgesi olmuş bir karış kar, hala da yağıyor, akşama nasıl bir komediyle döneceğiz belli değil. Ne zor bir sabah oldu bu yahu. İnsanlarda kar paniği var, sanki burası doğuda bir köy ve biz karda mahsur kalıp hastaneye yetişemeyip yolda doğuracağız. İşte ben bu yüzden kar yağmasını sevmiyorum artık, kar yağınca yeni yıl kartpostallarındaki huzur dolu manzara gerçekleşmiyorsa veya ben sımsıcak bir dağ evinde manzaraya karşı kahvemi içemiyorsam, mümkünse deniz kenarında yaşayalım ve hava hep güneşli olsun.

Bu arada Şubat’a kadar neredeyse bahar mevsimi yaşadıysak Temmuz’a kadar kar mı yağacak???

2 yorum:

Ümit Kurt dedi ki...

Büyükşehirlerde kar pencereden dışarıyı izlemediğin yada kartopu oynayarak eğlenmediğin sürece sadece işkenceye dönüşüyor ne yazıkki yazdığın gibi. Ama gene de özlüyor insan, bu sabah çok az kar yağdı istanbul'da. Şimdi durdu kar yağışı. Temmuz'da kar yağarmı bilemiyorum :)

anl dedi ki...

Kış ayı sert yaşanıyorsa bir şehirde kar yağmalı diye düşünüyorum tabii ben de, yoksa çekilmiyor.ama özlemekten uzağım artık :( istanbul desen her daim çok güzel bir şehir olduğundan kar yağmasa da olur derim ben :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...