25 Ekim 2010 Pazartesi

Bilinçaltı....

Dün gece rüyamda; kardeşim ve ben gece müstakil bir evin bahçe kapısından çıkıyoruz, niye çıkıyoruz bilmiyorum ama sıkı bir muhabbetin içindeyiz. Birden ben sağ tarafımızda yolun karşısında kaza yapmış bir araba görüyorum, arabanın önü tamamen içeri göçmüş, dehşete düşüyor, korkuyoruz, ben "gidip bakalım, belki yardıma ihtiyacı olan biri vardır" diyorum. Koşarak karşıya geçiyoruz, yol ve etrafımız kapkaranlık, sokak lambaları yanmıyor. Arabanın içine bakıyoruz. Sürücü bayan, arkada üç önde bir kişi oturuyor, onları hatırlamıyorum. Arabanın önü haşat ama kimseye birşey olmamış, arkadakiler şokta, öndekiler sanki her gün kaza yapıyormuşçasına rahat. Aman nasıl oldu, bir araba bize çarptı kaçtı derken, arkamızdaki evden güle oynaya 5 tip çıkıyor, arabalarına biniyor. Sürücü yine bayan, yanında oturan da bayan, arkadaki 3 kişiyi hatırlamıyorum, hatta arkada 3 kişi var mıydı onu da. Bunlar güle oynaya arabaya binip, basıyorlar gaza, yanımızdan hızla geçip gidiyorlar, sürücüyle yanımızdan geçerken gözgöze geliyoruz. Kaza yapmış arabada kimseye birşey olmamış olmasının sevincine varamadan, yanımızdan geçen araba az ilerdeki basit mi basit virajı dönmüyor, ve karşıda yol boyunca kaldırım kenarına örülmüş duvara bodozlama çarpıyor. Bu çarpma o kadar komik ki, bile bile yaptığı alenen ortada. Kadın arabayı resmen duvara doğru sürüyor ve hiç gaz kesmeden çarpıyor. Biz kardeşimle şok oluyoruz ve arabaya doğru koşuyoruz. Arabanın yanına geldiğimizde, önünün tamamen içeri göçtüğünü görüyoruz. Korkarak kırılmış yan camlardan içeri bakıyoruz ve ön sağda oturana hiçbir şey olmadığını görüyoruz, bu kadın bir kız arkadaşıma o kadar benziyor ki (hatta sanırım gerçekten de oydu) dumur oluyorum derken asıl şoku şöför bayanı görünce geçiriyoruz çünkü kadın adeta ikizim gibi benziyor bana, kardeşim dönüp bana bakıyor, gözgöze gelip şaşkınlığımızı paylaşıyoruz konuşmadan. Neyse, şöför kadın koltuktan aşağıya kaymış, ama sapasağlam, sadece ayakları sıkışmış, kurtarmaya çalışıyor. "Birşey yok" diyor, "virajı alamadım, görüşüm yetmedi, bir dahaki sefere daha dikkatli olacağım artık, bacakları bir kurtalım da" diyor; rahatlığına acaip şaşırıyoruz tabii, fakat bizi daha da şaşırtan hala tebessüm etmesi, canının deli gibi yandığı kesin, ter içinde kalmış acıdan ama hala tebessüm ediyor. Sonra saat çaldı....dirilingg dirilinngg..

Uyandım geçmedi, bugün çok hareketli bir gündü yine geçmedi, çok yorgunum uyumam lazım şimdi ama geçmedi, bu rüyanın etkisi sabahtan beri hiç geçmedi. Ve işin en etkileyici tarafı da son iki haftadır yaşadıklarımın bilinçaltımdan bir bir, paldır küldür çıkıp böyle sembolik bir rüyaya dönüşmesiydi.

Gelelim neredeyse tüm rüya yorumu sitelerinde yazan anlama ve azıcık umutlanıp bu gece rahat uyuyalım, ummadığımız dostumuzdan gelecek zarara da takılmayalım:

"Günlük yaşamdakinin tersine rüyada trafik kazası görmek sanıldığı kadar ürkütücü değildir. Kazada kan görmemek, kan çıkmaması şartıyla rüyada trafık kazası görülmesi iyiye yorumlanır, hayatınızda olumlu yönde yenilikler olacak demektir.
Rüyada araba kazasi geçirdiğini gören kişinin yaşamı değişir, yeni bir iş, yeni bir mevki veya yeni bir çevrede yaşamaya başlayacağının habercisidir.
Rüyada trafik kazası yaptığını gören kişi olgunlaşır ve kendi hayatı hakkında daha iyi kararlar verir.
Rüyada trafik kazası geçirip yaralandığınızı görmek, ummadığınız bir dostunuzdan zarar göreceğinize işarettir."

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...