29 Mart 2011 Salı

Çiçeklerim...

Yıllar yılı başka kadınlarda görüp özendiğim ama bir türlü olabileceğime inanmadığım iki tip kadın özelliği var, en birincisi "göz kararı" ve "aldığı kadar" tabirleri ile yemek, kek, pastaları gayet lezzetli yapabilen, buzdolabında ne varsa onu yemeğe dönüştürebilen kadınlar, ikincisi ise dokunduğu yeri yeşertip, evinde balkonunda çiçeklerin açtığı, bir çiçeğin dalını koparıp onu başka bir saksıda canlandırabilen kadınlar. Ben bunların hiçbirisi değilim... bırak göz kararını, çay bardağıyla tarif edilen yemekleri su bardağıyla yapmışlığım, pişirene kadar da farketmemişliğim vardır, tarifsiz yapmayı geçtim tarife bakarak yaptığım herşey ilkinde asla güzel olmaz, hatta ancak ve ancak üçüncüde olması gerektiği gibi olur, "gr" olarak yazılmış tarifleri okumam bile idrak edemediğimden, şu ana kadar bakabildiğim tek çiçek ise kaktüs oldu.

Bunun nedenini 17 yaşında ailemden ayrılıp tek başıma yaşamaya başlamam olarak görüyorum ben. Kaaaç sene yurtta kaldım, ne yemek yaptım ne ev temizledim. Sonra kaaaç sene bekar yaşadım kendi başıma, çorbayı hazır yer, akşam yemeğinde de ya makarna ya yumurta, yazın ise karpuz peynir yerdim, evde arkadaş buluşmalarımız ise bira patates veya şarap peynir olurdu, öyle yemeğe falan almazdık birbirimizi . Haa yok mu bekar yaşayıp da sofra donatan var tabii, ama ben onlardan da değildim. Çiçek bakamamış olmamda da etkisi var tabii bu yaşam şeklinin, bir de galiba iklimin. Renkli çiçek açan bitkiler güneş görmeyi seviyor ya, Ankara'da bunlara bakmak neredeyse imkansızdı benim için, ya oturduğum evler güneş görmez ya da azıcık hava alsın diye balkona çıkardığım çiçeği balkonda unutur, geceyle gündüz arasında 15 derece fark olan o şehirde çiçekleri bir bir öldürürdüm. Çalıştığım ofislere de aldım çiçekler ama onlar da soğuktan öldüler. Sonra vazgeçtim, ay bir de üzülüyordum çiçekler öldükçe.

Şimdi sürekli güneş olan bir şehre taşınınca annem günlerce "ay burda ne güzel çiçek yetiştirilir" diye gezdi, ben de "yok ben bakamam çiçek miçek, almayalım" diye gezdim. Am buralarda adım başı çiçek serası, adım başı fidanlık var; herkesin balkonunu, bahçesini yemyeşil görünce ve annemin "yeşerten kadın" moduna da bir son vermek için tuttuk en yakın fidanlığın yolunu. Evin içine güneş alan yerlere konmak üzere dört saksı büyük yapraklı çiçek, balkona güzel koku yaysın diye bir saksı melisa, camın önüne de renk renk sardunyalar aldık. Pek güzel oldular, sardunyalar güneşi gördükçe seviniyor, açıyor da açıyor. Fidanlıkta tanıştığımız bir bayan "yazın burası çok nemli oluyor sardunyalar pişiyor" dedi ama... Bakalım ben bu çiçeklere ne kadar bakabileceğim.....Eğer bakabilirsem bir de ufak limon ağacı alacağım balkona, belli mi olur belki sebze meyve de yetiştiririm, kendimden öyle bir perfomans beklentim yok ama, iklim müsait diyelim...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...