30 Eylül 2011 Cuma

Mektup..

Adının anlamından çok ama çok uzak bir insan, bu yazı onun için. Bir zamanlar etrafındakilere çok ama çok öfkeli davranarak zarar vermiş ama sonradan bütün öfkesini kusup da kendini huzura erdirmiş, kafasını bulutlara yaslamış koskocaman bir dağdır ya volkan, o hiç öyle değildir, bu yüzden uzaktır adının anlamından.

Sene '99 falan, biz sürekli siyah giyinen, rock dinleyen, hayatın anlamı üzerine çok bildiğimizi sanan, bizi anlayacak dahası hak verecek insanlar arayışında olan tıfıl edebiyat öğrencileriydik. Dertlerimiz var sanıyorduk, ailemizle, çevremizle, en çok da kendimizle. Ben taşradan, tüm ortaokul ve lise hayatımda küçücük bir şehrin çarşısına bile kendi başıma bırakılmadığım, her şeyin didik didik didiklendiği, ailesini tanımadıkları kişilerle olan arkadaşlıklarımın tasvip edilmediği bir yaşamdan kopup üniversiteye büyük şehre kendi başıma gelmiştim. Çok dertli, çok yalnız hissediyordum ve bir o kadar da öfkeli; şu koskoca şehirde beni anlayacak çok az insan var sanıyordum. Bunlar yetmezmiş gibi, içimde, o yaşa kadar yaşayamadıklarımı bir çırpıda yaşama arzusu, özgürlüğün dibine koyma hırsı vardı. Volkan'la ben aynı katta fakat farklı bölümlerde, seçmeli dersi ortak alan iki siyah deri ceketli tıfıl edebiyat öğrencileriydik. Ortak arkadaşımız yoktu ya, arada bir göz göze gelir, konuşmadan anlaşırdık, daha doğrusu ben öyle hissederdim. Bir gün ders çıkışında, dil binasından çıkıp DTFC nin ana binasının girişindeki merdivenlerden hızla inerken tanıştık. Sonra, aynı şehirde mektuplaşan iki insan olduk.

Şimdi üzerinden çok zaman geçti ama, üniversite yıllarıma dair hatırladığım en naif anları yaşadım ben Volkan'la. Ders çıkışı yürür, Ankara'nın parklarını gezerdik. Botanik Parkının en dibine inip sırt çantalarını yastık yaparak çimenlere yatıp gökyüzüne bakan, ara sıra muhabbet eden ara sıra sessizliğe gömülen iki gencin hali bir fotoğraf karesi gibi gözümün önünde hala. Volkan siyah giyinir siyah severdi, ben siyah giyinir mavi severdim. Sanıyorum hala aynı sevdiğimiz renkler. Sevdiğimiz renkler üzerine konuşurduk bir de, bu renkler bize neyi çağrıştırıyor da seviyoruz diye, ne kadar safmışız. Hiç dedikodu yapmazdık ne garip, birbirimizden bağımsız ayrı arkadaşlarımız vardı, onlar ayrıydı biz ayrıydık. Volkan sevmezdi hopbidihopbidi yaşamı, ben severdim. Başka insanlarla hopbidi hopbidi gezip en teenage hallerimi büyük bir hırsla yaşarken, Volkan’la yaptığımız buluşmalar ve sohbetlerimiz bu hırslı hayatın ve hopbidi yaşamın o kadar dışındaydı ki, durgun ve dingindi dakikalar. Belki de hala ondan bahsederken kendimi bu kadar huzurlu hissetmemin nedeni de budur, kimbilir. Hayat onca hızlı bir o kadar da kadar kırılgan devam ederken zamanın durduğu bir noktada huzur bulduğum insan olarak tarif edebilirim seni ancak…huzuru hep olmadık yerlerde arıyorum ya ben, yanıbaşımdakini yaşayamıyorum.
Büyüdükçe sarpa saran ilişkilerin içinde bir o yana bir bu yana savrulurken ben, ve hiçbir şeyden mutlu olmaz sürekli şikayet edip sanki arkamdan birileri kovalıyormuşçasına yaşarken, ve gelecek pek de umurumda değilken, onun idealleri vardı. O da mutsuzdu benim gibi ama dünyaya hayalleriyle bakıyordu, kendine bir düş yaratmıştı, ne olmamak istediğini biliyordu. Okuduğumuz bölümü bırakıverip daha yüksek puanla girilebilen başka bir edebiyat, tamamen farklı bir dil bölümüne geçtiğinde ne çok üzülmüştüm, hatta kıskanmıştım itiraf ediyorum. Kendim bir şeyin peşinde koşacak kadar sabırlı olmadığım için belki, belki artık aynı katta olamayacağımızdan, belki senin başka arkadaşların daha olacak beni unutacaksın diye, bilemiyorum, belki de hepsi birden. Sıla diye bir kızla arkadaş olmuştu bölümden onu bile kıskanmıştım, itiraf. Aynı şehirde yaşayan annesinden ayrılıp Olgunlar’da balkonu ağaçlarla çevrili bir eve çıkmıştı, ne mutlu olmuştuk. O evde içtiğimiz sakenin şişesi hala durur bende, buzlu camdan yapılmış ağzı dar güzel şişe, huzur simgem. O ev de, huzur simgelerimden biri oldu hep ya.

Sonraları, ayrı binalarda ayrı katlarda derslere girince ve her ikimizde kendimize istediğimiz değeri veremeyen sevgililer bulduğumuzda daha az gördük birbirimizi. O zamanlarda ve hala, yaşarken ana o kadar kaptırıyorum ki kendimi, etrafımı hiç görmüyorum, yürüyüp gidiyorum, sanıyorum araya giren kopukluklar tamamen benim eserimdi. Ben yürürken sanıyordum ki herkes bıraktığım yerde bekliyor, böyle saygısızdım. Sevgilimle kavga edip, gecenin bir yarısı sokağın ortasında yapayalnız kaldığımda çalabildiğim tek kapının sahibi olan insan. Ağlamaktan şişmiş gözlerimle, ağzım burnum salya sümük çaldığım kapının arkasında sevgilisinin doğum gününü kutlamasına rağmen beni içeri alıp yatağını veren, kendisi salonda sevgilisiyle kalan insan. Sen hep iyiydin, hala iyisin.

Yurtdışına gideceğin gün cep telefonumu çaldırıp sana veda edememiştim. Sen de bana kızmış olmalısın ki, maillerime cevap vermemiştin. Bir gece rüyamda görünce seni, taaa dünyanın öbür ucundan bulmuştum telefonla, internet de yoktu, orayı arayıp burayı arayıp bulmuştum telefonunu. Sonra yine mektuplaşmıştık, ve ben yine becerememiştim. Tekrar ayrı hayatlara akıp gitmiştik.

Aylardır arıyordum ya, şimdi seni tekrar buluverdim. Internette bir update le herkes ulaşılabilir oluyor ya. Hele senin gibi başarılı yayınlara imza atmış, akademisyen olmuş birine. Birbirini tekrar bulan iki insan, edilen muhabetlerden sonra ben kendimi ne kadar değişmemiş buluyorsam seni de o kadar değişmemiş buldum ya. Hala kırılgan ve kırık, hala idealist, hala hayalperest…şimdi yazarsın bir de artık…bugünlerde çıkan kitabını alıp okumak için sabırsızlanıyorum…çok iyi tanıdığım bir kalemin elinden dizilen kelimelere gözlerimi kilitlemek bana iyi gelir bunu da biliyorum…okumak isterseniz buyrunuz..

6 yorum:

Fatma dedi ki...

Bu ne güzel bir arkadaşlıkmış bana şimdi başka bir dünyada olan sevgili dostumu hatırlattı bizim de çok özel bir dostluğumuz vardı, çok sevdim ben bu yazıyı, eski günlere gittim.

coraline dedi ki...

tesekkurler fadis:)

Adsız dedi ki...

O kadar güzel dile getirmişsin ki,
sanki biz de bu arkadaşlığın içindeymişcesine okuduk. Buna emin olabilirsin.
İnsan çevresinde güzel arkadaşlarının varlığını bilerek hissediyor ya o değişik bir huzuru, O duyguyu hiç birşeye değişmem..
Sende de onu gördüm.
Dilerim arkadaşların her daim yanında olsun!..
Hoccakal..

Tully dedi ki...

Ne güzel yazmışsın Coraline,okurken gözelerim dolu dolu oldu.. Belli ki ört pas ettiğimiz şeyler bize çok derin duygularla geri dönebiliyor..

coraline dedi ki...

slm mrt, tesekkur ederimm.

coraline dedi ki...

mrb tully, yaşarken değil de sonradan kafam çalışıyor benim.ondan..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...