31 Temmuz 2012 Salı

Piç - Hakan Günday

Şimdi kızlar ne tür adamlara piç derler...bizim zamanımızda diyeceğim ama bu seferde kendimi yaşlı ve bu yüzden de kötü hissedeceğim muhtemelen ama...biz dediğim şimdilerde 35 lerinde olup da üniversiteyi doksanlarda okumuş kızlar; işte bu bahsi geçen "bizim zamanımızda" erkeklere piç demezdik en azından çoğuna demezdik, çünkü bizim zamanımızda on erkekten dokuzu aşk arayan mutsuz dertli adamlardı, yatmak kalkmak bu kadar kolay değildi, tek gecelik ve/ya benim yiyişme arkadaşı olarak tercüme edebileceğim türden kavramların henüz oluşmadığı,  daha güzel müzikler dinlenen, daha kaliteli okunan zamanlardı, üniversitede okuyan erkekler parasızdı, kızlar da zaten para peşinde değildi, paralı erkekler ve kızlar sadece Bilkent'de dolaşırdı, her on erkekten dokuzu hayatının Meg Ryan'ını bulmak için fellik fellik gezerdi falan. Yine de genelleme yapmak istemem tabii...karşılaşan karşılaşmıştır yine de, onu bilemem. Bana göre, bu piç tanımlanan adamlar sanıyorum bizim kuşaktan değil de 80 kuşağından türedi...piç erkek parası olan, yakışıklı veya en azından kendini yakışıklı sanacak kadar özgüvenli ve/ya aptal, her kadına ayrı bir yiyecek gözüyle bakan ve her fırsatta birinden tatmak isteyen, vurdumduymaz hareketler peşinde, her ortama anında adapte olabilecek kadar elastik (ki bence karaktersiz) adamlara denir. Çok iticidirler, bulundukları her andan ve ortamdan mümkün olduğunca uzaklaşmak isterim falan.

Bu roman bu tanıma en az birkaç yerinden uyan erkeklerden dördünün hikayesi. Yanlız bunlar kısaca tanımlamaya çalıştığım "piç erkek" olma şartlarına sahip olup da anasının babasının parasını pulunu reddedip parasız, makamsız, yersiz yurtsuz adamlar olarak yaşamayı seçmiş tipler. Hayat umurlarında değil ve hatta vız gelir tırıs gider modunda olsalar da hayata ilişkin güzel tespitlerle ilerliyor roman. Kendilerine zorlanan hayatı reddetmeleri, teknolojinin tavan yaptığı ikibinlerde şikayet ettiğim bir sürü şeyden kaçınmaları ile gönlümü fethederken, vurdumduymazlıklarına uyuz olduğum karakterlerin romanı. Reddettikleri hiçbir şeyin aksini savunmuyorlar mesela ya da neden reddettiklerini açıklamıyorlar... Hem uyuz olarak hem severek okudum ben kısaca Piç'i, muhtemelen de öyle olması gerekliydi. Samimiyetle sevdim karakterleri. Çoğunlukla akıllı bıdık cümlelerle yazmış olsa da yazar ve ben bu yazım biçimini hiç sevmesem de, cümleler gerçekten de çok akıllıydı itiraf etmek gerek. Yazdıklarını yaşadığım için düşündüklerini de anlayabildiğim yaşıt bir yazar. Sevdim ben bu romanı. Bir de söylemeden geçemeyeceğim, yazar arka kapaktaki sevimsiz fotoğrafını kullanmasa keşke.

...Hakan'a göre, yürümek yerine motorlu taşıtlar kullanan, düşünmek yerine televizyon seyreden, spor yapmak yerine Play Station oynayan, kütüphane koridorları yerine internet sitelerinde dolaşan çocukların olgunlaşmaları gecikiyordu. Geçmiş kuşaklara göre tabii ki daha çok bilgiye sahiplerdi ancak bu bilgiyle ne yapacaklarını belirlemelerine onları zorlayacak bir hayat yaşamıyorlardı. Bilgli ancak bilinçsiz çocuklar on sekiz yaşından sonra da çocuk olmaya devam ediyor ve kendileri başta olmak üzere çevrelerine de zarar veriyorlardı. (S. 96)

...Medeniyetduvarla başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. Bu amaçların ilki ayırmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Duvarlar örülür ve iki cephelerinde hayatlar gelişir. Duvarsız bir dünya günümüz insanı için cehennemdir. Medeni insanın ruhsal dengesini sonsuz dek kaybetmesine elektrik, kanalizasyon ya da iletişim sistemlerinin çökmesi değil, duvarların yıkılması neden olacaktır. Bu yüzden duvar ustalığı kapitalist anlamda ilk gerçek meslektir. Var olan en kalabalık, yarı gizli, güç dayanışması eksenli örgütün bu meslekten esinlenerek kendini vaftiz etmiş olması bir tesadüf değildir. Çünkü duvar, sıradan insanın tek garantisidir. Savunulması gereken ilk siperdir. Dünya üzerindeki mevcut düzenin devamı duvarların ayakta kalmasına bağlıdır. Elleri alçılı duvar ustalarından elleri paralı bankacılara kadar, duvarlar dünya nüfusunu gölgelerinde gizler. Ancak duvarın hangi tarafında olunduğuysa, hayat tarzını belirler. Geceyi sokakta geçirenlerse duvarların, dolayısıyla medeniyetin dışındadır. Çöp torbalarıyla aynı kaldırımda uyuyanlar duvarları delmek isteyenlerdir. Asla yıkmanın değil ancak sadece geçebilecekleri kadar bir delik açmanın peşinde olan organik matkaplardır. Çünkü ister Sao Paulo'nun gecekondularında, ister Koumbala'nın ormanında, isterse de Malaga'nın sahilinde yaşasın, her insanın bir duvara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın devamı ise pencerelerdir. Duvarın diğer tarafındakileri izlemek için inşa edilmiş saydam duvarlar. (S.145)

...Nefret etmesine rağmen patronunun yüzüne gülen insan doğaldır. Lokantada, yan masadaki kadının çantasının markasından yola çıkarak onunyargılayan kadın doğaldır. Moda olduğu için zevk almadıkları müzkleri dinleyen çocuklar doğaldır. Çünkü bütün bunlar 2002 yılının doğasında vardır. Sürekli eleştirilen bu tavırlara karşı sunulan doğallık yalanı kullanma tarihi geçmiş bir antibiyotiğe umut bağlamak gibidir. Bu çağda insanlardan cesur, dürüst, idealist, tutarlı, onurlu olmalarını beklemek günün doğallığına aykırı bir yapaylığı savunmaktır. (S.157)

Hadi iyi okumalar...

Doğan Kitap, 224 sayfa, 2003 ilk basım

4 yorum:

Balthus dedi ki...

Kitaptaki benzetmelere göre bir piç ama senin tanımlamana göre değilim.Üstelik tam 80 doğumluyum :) ama evet o kuşağa denk geldi tam olarak.Yalnız maalesef sadece erkekler değil.O yüzden kalakaldım ya bi başıma.Peyazperdede Meg Ryan'la ne flörtler ettim bee :)Alıp okurmuyum bilmem ama gittikçe blog yazılarım saçmalamaya başladı.Bir iki kitap,filmden bahsetme zamanı geldi sanırım,kıskandım :)

Balthus dedi ki...

haa! bu arada hâlâ şu istemediğim bloglardan nasıl çıkacağımı beceremedim.Bu teknoloji cehaletimde sözlerimi tasdikliyor sanırım :) Bi daha anlatsan ne sevinirim :)

coraline dedi ki...

leventcim, evet kardeşimin (80 kuşağı) anlattığına göre "piç kızlar" diye bir grup da varmış, aynı tanımın kız versiyonları, aman diyim:)

istemediğin blogları silmek ise şöyle oluyor.google reader da görüntüle diyorsun sonra orda subscriptions var altta da izlediğin bloglar, kaldırmak istediğin bloğun üstüne gel sağdaki oka bas ve unsubscribe de.:):):)umarım bu sefer olur

Balthus dedi ki...

oh be sonunda :) çokk mersi ...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...