24 Ocak 2013 Perşembe

Onbeş tatile az kala...

Günlerdir yarıyıl tatiline odaklanmış durumdayım. Her sabah gözlerimi açınca "bugün tatil mi değil mi?" diye soruyorum. "Hayır" denince üzülüyorum, "Peki ne zaman tatil?" diye soruyor, şu kadar sonra deyince yüzüme nemrut mu nemrut bir ifade yerleştirip, sıkkın ve bıkkın bir şekilde yatmaya devam ediyorum, ta ki annem uyuz olana kadar. Annemi uyuz etmek de o kadar zor değil hani. Hem babama hem de bana yüz bin kez "hadi" ve Duman'a binbeşyüz kes "hayır" dedikten sonra annem uyuz oluyor. Babam da saatini kurduğu halde annemin ciyaklamasını bekliyor kalkmak için, sanki onun işine vaktinde gitmesinden de annem sorumluymuş gibi, neyse burada tarafsız olmalıyım. Duman desen annemin uyuz olma aşamasında çoktan yatağa çıkmış zıplıyor veya dolabın içinden bir kemer çekip kemirmeye çalışıyor oluyor. Annemin uyuz olduğu noktada ise Duman dahil herkes birbirine giriyor, evde bir iki ayağı tek pabuca girmişlik havası altında sinirler gerilmiş bir halde tüm hazırlıklar tamamlanıyor. Palas pandıras bir çıkış evden, Duman biz çıkıyoruz diye bağırınıyor, benim montumun bir yanı yerlerde sürünüyor, babam çıkarayak yaptığı kahvenin bir kısmını döküyor asansöre, annem mutlaka evde birşeyler unutmuş oluyor ama üşeniyor geri dönmeye, bazen saçına jöle sürmeyi unutmuş oluyor mesela papaz gibi bir saçla gidiyor işe, çok komik oluyor. Anneme haksızlık etmemeliyim bazen erken kalkıp Duman'ı gezdiriyor, yürüyüş yapmanın verdiği enerji ile beni türlü şarkılarla, mesela Winx kızları şarkısının komik bir versiyonunu uydurup uyandırmaya çalışıyor ama sonuç genelde aynı oluyor. Annemi uyuz etmenin ne kadar kolay olduğundan bahsetmiştim. Okullar Eylul'de açıldı, üç aydır okula gidiyorum, ve evet, musmutlu uyandığım sabahları saysam bir elimin parmaklarını geçmez. Her sabah mutsuz kalkıyorum, insan her sabah "yarın tatil mi?" diye sorar mı? Ben sorarım. Sanki, otuz yıllık çalışanım da, bıkmışım usanmışım, her sabah "Bugun Cuma mı?" diye kalkıyorum, bu annemin düşüncesi, benim daha bu çalışma işlerine kafam ermiyor, daha çok saçımı pembeye oniki yaşında boyatabilir miyim acaba diye sorup duruyorum kendime, ha bir de Winx kızları gibi kanatlarım niye yok diye hayıflanıyorum. Mutsuz giyiniyorum sonra sabahları. Mutsuz çıkıyorum evden. Oysaki mutlu bir çocuğum, yarı manyak annemle babam var, sadece sabah arsızıyım, muhtemelen babama çekmişim, zira o da kalkarken çok söyleniyor. Öğretmenim de zaten diyormuş ki veli toplantısında annemle babama "belli ki çok mutlu bir çocuk". Neyse, yarın karne alacağımdan çok tatile giriyor olmak kısmı ilgilendiriyor beni, sanıyorum ki istediğim kadar televizyon izleyebileceğim, evet evet, kanatlarım çıkana kadar Winx, vampir olana kadar da Monster High izlemek istiyorum. Bunları izlerken de sürekli abur cubur yemek istiyorum, ha bir de muz yemek istiyorum.... Ha sonra gebeş gibi uyuyacağım tatilde... yataktan kalkıp koltuğa, koltuktan düşüp yerde uyumaya devam edeceğim...yaşasın uyumak. Karne mi.... o da ne?

Karne mi...o da ne? Ben de işin tatil kısmındayım ebeveyn olarak ya, hadi hayırlısı. Ödevlerle aram öğrenciyken de iyi değildi şimdi bir ebeveyn olarak da iyi değil, kuzu için okul araştırırken okul sorumlulularına "Ödevsiz bir okul arıyoruz biz" diyerekten şoktan şoka sokmuşluğum var evet. Bunun sorumlusu halen nefretle andığım ilkokul öğretmenimiz olmalı, Hayat Bilgisi dersi için ezberlememiz gereken ne çok ödev verirdi. Yaptığım ödevlerin hiçbiri hatırımda değil, tek hatırımda kalan dediği dedik çaldığı düdük bir anne bekçiliğinde bu ezberleri ıkına sıkına yapan bir küçük gıcık kız. Koca kişisinin de ödevlerini annesi yaparmış. Durum ortada yani. Umarım bize çekmez, bu noktada umarım ben de anneme çekmemişimdir. Ben bütün karne günlerini, ilkokuldan lise bitene kadar ki geniş mi geniş bir zaman diliminde, stres dolu günler olarak hatırlarım. Zira, eve geldiğimde annem karnemi eline alır, tek kaşını kaldırarak inceler ve iyi alsam "niye pekiyi değil?" pekiyi alsam "niye pek pek pekiyi değil?", sonrasında beş alsam "niye altı değil?", dokuz alsam "niye on değil?", on alsam "filancanın kızı kaç almış" diye sorardı. Şimdi de markette omo alsam, "niye alo almıyorsun?" der mesela. Bu konu ayrı bir yazıda bulmalı kendini. Şimdi konu başka. Böyle büyüyünce insan, kendi çocuğuna tam tersi davranıyor olmalı ki, bunun da iyi bir davranış şekli olup olmadığı tartışılır, karne marne hiç umurumda değil. Filancanın çocuğu da hiç umurumda değil. Kim ne almışsa almış. Onbeş tatil bizi bir süre sabah streslerinden arındıracak, akşamları da "uyumak istemiyorum" tepinmelerine ara vereceğiz,   hafta içi gezmelerine gidebileceğiz... kısaca pamuk bir anne olabilme için onbeş günlük bir zaman dilimi olmasını ümit ediyorum.

Bunun dışında işten çok fena soğudum. Evimin kadını çocuğumun anası modundayım, sabahları evden çıkarken "ulan evde dursam bir kahve yapsam kendime oturup günlük yazsam" diye hayal kurarken bulup kendimi sonra evde olunca yemek falan da yapmak gerekecek diyerekten de uyandırıyorum kendimi, sonra "çeviride yaparım kafama göre çalışırım" diye tekrar hayallere dalıp, "onu da yapmış sonra sıkılmıştın" diye uyandırıyorum kendimi. Böyle bir uyuyup bir uyanma hali.

İmza: Karın için tek kelime yazmadım. Koca kişisi pek naif bu günlerde, ortalık süt liman olunca yazası da gelmiyor insanın. "Yaratıcılığımı canlandırmam lazım, bana malzeme lazım kalk kavga edelim mi" desem ne desem?

Öyle işte... kış bitsin artık.

7 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

yarın tatil!!

Adsız dedi ki...

:)) sen ne supppppeerr bi annesin yahu :) annelerde kıyaslama olayı var zaten. Ben dogum yapan kadına otomatik olarak yüklenen bazı programlar var diye düşünürken seni es gecmis. :)) buarada evet kıs bitsin, hatta ekvatora falan yerleşmek lazım :))

Adsız dedi ki...

Buarada imza: karın icinde doktorla evli olmak yazı dizisi bence cok basariliydi :)

coraline dedi ki...

mrb buket, öyle valla :)

coraline dedi ki...

mrb elma şekeri,evet yüklenen programlar bende eksik biraz,bazen gereksiz rahatım hatta o da kötü :)ben nispeten yakınım ekvatora :P bu arada doktorla evli olmak yazıları imza:karın için biraz fazla uzun:)bi de o kadar acımasız olmayayım ya yazık :P

Adsız dedi ki...

Neyse ki İmza: Çalışanın mektubu hemen bir altta hazır! iyi tatiller kuzuya...

coraline dedi ki...

ahahaha evet esra ya, öyle bir organizasyona başlarsanız benimki hazır valla :)ohohh neler katarım daha ben ona neler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...