25 Şubat 2007 Pazar

Haftasonu



Bir süredir Ankara'dan uzaklaşasım vardı, aslında amacım şöyle bir haftasonu bir yerlere kaçmaktı ama bir doktorla evli olunca hayat çok farklı seyrediyor. Biz de Cumartesi sabah erken kalkıp İncek'e gittik kahvaltıya. Kalkınca ben netten bir bakındım nereye gidebiliriz diye, Çardak Cennet Bahçesi diye bir yer buldum. Aldık adresi çıktık yola. İncek'e gitmeyeli en az 5-6 ay olmuştur. Yeni yol yapıldığını görmüş ve çok beğenmiştim, o zamandan bu zamana yerleşim inanılmaz artmış tabii. Yerleşim derken sıra sıra lüks villa ve villalı site dolmuş, ne kadar çok zengin varmış Ankara'da diye düşünmeden edemedim. Trafik de yoğunlaşmış. İncek aslında bir köy(dü), böyle dağ manzaralı, açık havalı, sessiz mi sessiz bir yerdi. Ama yol yapıldıktan sonra inanılmaz büyümüş, şehir olmuş. Şehir yaşamından kaçmak istiyoruz diyen villacıların istilasına uğramış ve eski güzelliğini, sakinliğini kaybetmiş. Bundan, çok değil 1-2 sene sonra, taş yığını olarak yerini alacak. Kahvaltı yaptığımız Çardak'ı gördüğümde ise biraz şaşırdım, çünkü ben gözleme yiyip, ballı kaymaklı kahvaltı yapabileceğimiz daha çok köyevi gibi bir yer beklerken, Çardak kokoş bir restaurant çıktı. Ama hakkını da yememek lazım, ballı kaymaklı kahvaltımızı yaptık, gözlemelerimizi yedik. Kalabalık da yoktu, sessiz ve sakindi, bahçesi çok güzeldi ama soğuk olduğu için biz içerde yedik, kahvaltı amacına ulaştı sonuçta. Ama yine de bir defa daha gitmeyeceğim, ben daha çok bu tip yerlerin samimiyeti açısından salaş olması tarafındayım.

Sonra, Necatibey'deki ikinci el fotoğraf makinaları ve aksesuarları satan dükkanların olduğu pasaja gittik. Amaç sadece pazar araştırması yapmaktı, öyle olmadı tabii. 18 mm geniş açı objektifi oldukça makul bir fiyata bulununca bütün kredi kartı borçları unutulup objektif alındı. Aslında istediğim 12 mm bir geniş açıydı ama ikinci eli yoktu maalesef. Zaten sıfırları o kadar pahalı ki, ikinci elinin bile pahalı olacağından emindim, satıcı da öyle dedi tabii. Bu şimdilik işimi görecek. Bir sonraki hedefim makro objektif. Haydi hayırlısı.

Ailemizin müzik aleti dükkanı Kıvılcım'a da gittik. Müzik aletleri ve aksesuarları fotoğrafdan çok daha pahalı. İnsanın tv seyretmek yerine ilgilendiği, yaratmaya çabaladığı, kendince bir sanatı var ama pahalı, garip. Aslında hem fotoğrafta hem de müzikte bütçene göre birşeyler edinebiliyorsun ama ilerledikçe onlar seni kesmiyor ve hedefin yükseliyor maalesef. Kocanın istediği bir pedal seti var ki akıllara zarar bir fiyatı var. Zaten ellerinde de yokmuş, sonra bakacağız tekrar.

Bir süredir haftasonları yürüyüşe çıkma planları yapıyordum. Fakat, bu konuda inanılmaz üşengeç davranıyordum maalesef, sigarayı bırakmanın verdiği gazla Pazar sabahı 8 de Kurtuluş Parkı'nda yürüyenlerin arasına ben de katıldım. Hem sporumu yaptım hem de fotoğraf çektim. Aslında planım parkda yürümek değildi, çünkü Kurtuluş Parkı son zamanlarda sapıkların yerleşim merkezi olduğundan tırsıyordum biraz ama oradan geçerken bir baktım ki sabah yürüyüşü yapan bir sürü insan varmış. Ben sanıyorum ki herkes uyuyor benim gibi öğlene kadar. Bakalım yürüyüşlerimin devamı gelecek mi yoksa üşengeçliğin ve tembelliğin ağına mı düşecek.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...