29 Eylül 2008 Pazartesi

Zor oldu ama geldik....

Bu sene yaz tatili yapmamış olmam, işe başlamadan önce doğum yaptığımdan dolayı bir yere gidememiş olmam ve yorucu günler geçirmiş olmam nedeniyle gerilen sinirlerim, üzerime çöken asabiyet, herkese ve herşeye çirkin çirkim çemkirme halleri bana aslında postnatal depresyonu yaşıyor olduğumu bile düşündürttüğü bir zaman diliminde bayram tatilinin gelmesini dört gözle bekliyordum. Tabii sanıyoru halis mulis Türk şirketlerinin hepsinde olduğu üzere, nedenini hala anlamış değilim ya, patronlar ve yönetim kurulu başkanları ve yalakaları "bayramı 9 gün tatil yapsak mı yapmasak mııııı" diye dırdırlanır ve etrafa bin türlü dedikodu malzemesi verirken, her kafadan ayrı bir sesin çıktığı bayram öncesi dönemde biraz da ucuz uçak bileti ayarlayabilmek için, kocanın ahmak işi nedeniyle tatili belli olmasa da kendinden aldığım ok ile, sevgili müdürümün de verdiği gazla tatilimi 9 gün olarak ayarladım. Bu 9 günün 7 sini İzmir'de geçirmek üzere... Kafam rahat edecek derken aradaki Cuma nın hala tatil olmamış olması, kocanın nöbet ayarlamalarının yine her sene olduğu gibi arap saçına dönmesi bu arada birbirimize girmemiz, sonrasında 9 gün nöbetsiz tatil ayarlaması fakat bu nedenle kurban bayramında izinsiz olacağı ve bir yerlere daha gitmemizi istemesi üzerine benim tatil yapmamış insanların üzerine çöken çemkirme halleriyle "ben bu sene tatil yapmadım bbööööeeeee,istediğim yere giderim, tatil yapacaaam beeeen" diye bağırışlarım. Bir kaç gün sonra sevgili şirketimizin Cuma ve Cumartesiyi çalışma günü ilan etmesi ve zaten gergin olan sinirlerimin yine keman yayı gibi gerilmesi, uçak rezervasyonlarını yaptırdığım acentadaki çocuğun benle konuşmaktan nefret eder duruma gelmesi, bütün bunları gören müdürümün sen planını bozma izin verdim sana git demesinin mutluluğu...Bu arada annemin İzmir'e zaten gitmiş olması, Deniz'e gündüzleri Ayşe'nin bakması, mesai bitiminde gitmesi, kocanın nöbetçi olması, bebekle tek başıma ilgilenmem, ve mesai sonrası evde koca da yokken bir bebeğe bakmanın ne kadar bitirici bir iş olduğunu farketmem (ayrı bir yazı konusu..), bunaldıkça da bunalmam.
Neyse, tatil günü geldi, sabah erken kalktık, bir gece öncesinden zaten hazırlıklar tamamdı, fakat koca son dakkada wc ye girince, el ayak birbirine dolandı, bağırış çağırış oldu, fotoğraf makinesi ve kamera evde unutuldu, geç kalındığı için son hız basıldı, havaalanına varıldı, ve sonrasında bizi yetiştirebilecekken aptal THY çalışanlarının aptalca çalışması nedeniyle bizi uçağa almadılar. Hayatında uçak kaçırmış kaç kişi vardır acaba....biz kaçırdık efendim. Ben oturdum zırladım, sonraki uçağa yerimiz değişti, havaalanında 4 saat Deniz'le beklemek zorunda kaldık, yanımıza 70 gr mamadan baska yiyecek almamıştık ne de olsa 2 saat sonra İzmir'de evde olacaktık. Neyse ki uslu ve gezenti kızım bunun da "addaaa" olduğunu düşünüp hiç mızmızlanmadı. Tatilimin üzerine çöken bu cenabetlik duruma şaşıraraktan ve kocayla tüm münasebeti keserekten Gloria Jeans kahvecisinde 2 saat oturmamız vsvsvs. Ne oluyor ya altı üstü bir tatil yapacağım, herkes taş koyuyor... Neyse şimdi İzmir deyim. Birazdan Ikea'ya gideceğim, sonra oradaki giğer mağazaları gezip kendime ayakkabı çanta alacağım... Alışveriş yapıp paraları harcayınca kendime geleceğim, sonra Çeşme, Şirince, Kuşadası, gezip duracağım.... ohhh beee....

2 yorum:

elegimsagma dedi ki...

:)) delü anıl! ayyyy, anaa nidaları eşliğinde okuduk yazını. kızım postnatal hoştnatal filan depresyonda deilsin sen, merak etme, sadece renkli bi kişiliksin o kadaaaar:)
elegimsagma&notengolugar

sidika SAKA dedi ki...

Ah anılcım ah, ben de aynı şaşkınlıkla okudum yazını zira biz de İzmire gittik. Birbirimizden haberimiz olmadı :( birlikte ne güsel şirinceye bilem giderdik. Tam eşeklik bizimkisi....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...