9 Aralık 2008 Salı

Adapazarı veyahut Sakarya...

Zavallı bir doktor karısı olaraktan (koca bayramın 2. ve 4.günü nöbetçi) ve ayrıca doğru dürüst bir şirkette iş bulamamış bir kişi olaraktan da (tatil 9 gün felan olmadı, iş yok ama işe gitmek gerekiyor) bu bayram tatilini de çok fazla uzaklaşamadan yaşadık diyebilirim. 2009 yılında bütün bayramların haftasonuna gelmesiyle de daha bir süre kafadan tatil de yapamayacağım demektir (burada araştırılması gereken konu, işsizken bunu stres yapan kadın işi olunca neden şikayet eder, bu kadın doyumsuz mudur, yoksa salak mıdır nedir..) tabii bu kriz nedeniyle işten kovulmazsam, neyse. Konu çok fena saptı yine.. Beraber geçireceğimiz bu 3 güncük de kocanın Adapazarı'na kocanın ailesini ziyarete gittik. Her türlü basılı materyalde Sakarya olarak geçen bu şehre orada yaşayan herkes Adapazarı diyor, hatta kısaltıp Ada diyorlar, ilçenin sonradan il olmasıyla ilgili sanıyorum bu iki adlılık.Adapazarı'na ilk gittiğimde çok şaşırmıştım, küçük, mütevazı bir taşra ili beklerken, envai çeşit markanın bulunduğu, bayramlarda dükkanların sabaha kadar açık olduğu kocaman çarşısı, çok güzel yemekler yediğim birçok restoranı ile oldukça büyük bir şehirdi. Şimdi ise daha da büyüdü, 99 depreminden sonra şehrin çabuk toparlandığını ve güzelleştirildiğini söylüyor orada yaşayanlar. Yaklaşık 5 yıllık geçmişini bildiğim bu şehrin nasıl geliştiğini ben de fark edebiliyorum aslında. Istanbul'a 1 saatlik mesafede olması, birçok otomotiv, ilaç ve gıda fabrikasının bu şehirde olması, hızla gelişmesi nedeniyle oldukça yaşanabilir gözüküyor bir de insanları da aynı doğrultuda gelişmiş olsa. Adapazarı'nda yaşayan insanların %90 ı kapalı, sadece görünüşte değil fikir olarak da öyleler, batıda yeralan ve hızla gelişen bir şehrin içinde bir takım geleneklerin halen sürüyor olması, maalesef bir taşra olmaktan öteye gitmemiş olması da üzüyor insanı. Adapazarı'na ilk girdiğiniz anda bile burada yaşayan insanların farklılığını (!) dikkatinizi çekiyor, trafikte herkes kafasına göre gidiyor, ana caddede motorsiklet kullanan gençler tek ayak üstünde akrobasi hareketleri yaparak geziyor, tam bir trafik kuralsızlığı hakim. "Ada" isimli güzel bir alışveriş merkezi açılmış bu sene, bayram ve yeniyıl nedeniyle çok güzel süslemişler, ama içerisi alabildiğine duman, tabii ki sigara dumanı, ülkemin her yerinde kapalı alanlarda sigara içmeyi yasaklamışlar ama sanırım Adapazarı halkını bu yasaktan muaf tutmuşlar ki herkes gayet rahat sigara içiyor. Kimseye laf da söylenmez ki herkes kavgaya hazır. Havası ise çok nemli, her gittiğimde alerjim azıyor nefes darlığı ve gözlerimde oluşan sürekli kaşıntı hali beni mahvediyor, ilaç kullanmak zorunda kalıyorum. Ankara'nın belki de bana en iyi gelen yeri havası, kuru kuru kara iklimi. 3 gün kaldık Adapazarı'nda, kurbanımızı kestik, bayramlaştık, torun mıncıklattık ve geldik Ankara'ya, sonraki 3 günün tüm saatlerinde kızımlayım.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...