12 Aralık 2008 Cuma

Kırmızı Bisiklet - Can Dündar

Daha önce hiç okumamıştım Can Dündar’ı, Atatürk belgeseli üzerine –henüz onu da seyretmedim ya- bu kadar söz söylenirken aklıma düştü ve ne yalan söyleyeyim ismi ilk etapta dikkatimi çeken kitabını edindim. Şimdiye kadar kendisini neden okumamışım bilemiyorum belki de elden ele dolaşmaktan spam mail haline gelmiş olan, birtakım dersler çıkarttıran fazla duygusal alıntı metinlerden kaynaklanmış olabilir. “Kırmızı Bisiklet” Can Dündar’ın oğlu olduktan sonra, babasının oğlu olmak ve oğlunun babası olmak üzerine edindiği duygu ve düşüncelerini paylaştığı, kapitalist düzenin çocukları hedef alarak onları nasıl küçük birer tüketiciye dönüştürdüğü ve büyüklerin para kazanma hırsı için belki de farkında bile olmadan buna nasıl katkıda bulunduğu üzerine sesli düşünüyor, buna kişisel olarak nasıl karşı koyabileceğimiz üzerine fikir yürütüyor. Büyüklerin hayatlarından etkilenen küçükler ve gençlerle ilgili örnekler üzerinde tartışıyor. Buradan yola çıkarak bazı ünlü isimlerin çocuklarından örnekler vererek onların sorunlu ilişkilerini ve nedenlerini sorguluyor. Savaşlarda, töre cinayetlerinde kurban edilen çocukların üzerine yazıyor. Bütün bunlardan bir baba gözüyle bahsediyor. Ve en çok çocukları daha ilkokul sıralarından başlayarak sınav stresi ile yoğunlaşan bir rekabete iterek ne denli sorunlu ve mahrum bir nesil yetiştiği üzerine yazıyor. Geçmişe duyulan hüzünlü bir özlemin yanında, yeniliklere açık bir baba portresi çiziyor. Fakat, eninde sonunda bu yenilikler onu şaşırtıyor ve hayal kırıklığına uğratıyor. Kullanılan dilin bazen aşırı duygusal olması, verilen örneklerin arada bir oldukça burjuva kaçması bana yer yer itici gelse de genel olarak sevdim, ve kendime bir takım dersler çıkardım diyebilirim. Deniz'le birlikte yapacaklarım arasında beraber bir masal yazma veya anlatarak sesimizi kaydetme gibi çok da şekillendirmediğim bir fikir vardı kafamda, kendisi oğluyla benzer birşey yapmış, bir cümle oğlu bir cümle de kendisi yazmış ve bir masal yaratmışlar, bu da yapılabilir, burada not olsun.

İmge Kitabevi Yayınları, 18. Baskı Eylül 2008 (1.Şubat 2005), 169 sayfa

1 yorum:

elegimsagma dedi ki...

ben de severim bu Can keratasını.
:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...