12 Ocak 2011 Çarşamba

Rahatsız ruh...

Babama çekmişim ben, hem tipsel hem içsel hem de duygusal hem de davranışsal olarak. Babamda ne kadar olumsuz özellik varsa annemin (ve aslında benim de, ama kız çocuğun  babaya olan varoluşsal düşkünlüğü nedeniyle kendine itiraf edemediği şekliyle) nefret ettiği, 30 umdan sonra bende buldu kendini. Sevgimi gösterme, üzüntülerimi ifade etme özürlü oldum. Mutluyken dağlara taşlara sığmaz, eşle dostla, tüm sehirle paylaşmak arzusuyla yanar, böyle bir bağırası haykırası gelir, herkesi kendim gibi sanıp sevindirmek ister oldum falan da; sevgimi, özlemlerimi, kırılganlıklarımı şöyle dolu dolu göstermek için zil zurna içmem gerekir oldum aynı zamanda da. Çok rahatsız edici.

Ben sevdiklerimi iç organlarının sesini duyarak seviyorum artık bir de. Sarılmıyorum falan. Kocamı, annemi, babamı, kardeşimi falan kucaklarına yatıp gurul gurul mide suları hışırtılarını, garç gurç bağırsak hareketlerini, tik tak kalp seslerini dinleyerek seviyorum. Bir göbekte bir göğüste bir bacakta gezen kulağımı böyleee bastırıyorum, sevdiklerimin iç seslerine bırakıyorum kendimi, "yaşıyorlar ya, yeter" diyorum acıklı acıklı, acıyarak ve acındırarak kendi kendime, kimse de hasta değil haa, herkes turp gibi maşallah; günbegün hem babama benzemeye devam ediyorum hem de ölümden tırsmaya başlıyorum, off yaşlanıyorum. Çok rahatsız edici.

Bana kem gözle ve kıskançlıkla bakan insan kılığındaki mendeburların negatif enerjisinden çok etkileniyorum. Bu nedenle insanlarla ilgilenmiyorum, kendi kabuğuma çekiliyorum, kendim olamıyorum. Masama koyduğum bir saksı yeşillik, koca dikenli koca bir kaktüs ve giysimin içine iğnelediğim nazar boncuğuyla bu negatif enerjiyi çekip depolamak ve hayalet avcılarına teslim etmeye çalşıyorum. Bütün olumsuzluklara ve mal insanlara karşı tüm pozitifliğimi kullanıp güleryüzümü eksik etmemeye çalışıyorum. Çok rahatsız edici.

Lanet olası ülkenin lanet olası sistemi, beyimi alıp kimbilir hangi dağdaki hastaneye gönderecek ve bana "çalışma sen de canım, kır kıçını evinin kadını ol" mesajını böğüre böğüre suratıma kusacak. Ben de öyle alık alık bakacağım "ama ben de ssklıyım yeaaa, hem de kıdemliyim, gayet de dürüst yatırıldı skk primim" diye düşüneceğim, ama bu ülke dolandırı dolu olduğundan kimse inanmayacak çünkü ben 18 yaşımda üst kat komşumuzla olan yakın ilişkilerimize istinaden onun bilmem ne dükkanında veya ofisinde beleşten skklanmış olabilirim. Aile birliğini koruma ve gözetme sadece devlet memuruna uygulanmakta, halbuki ben onlardan daha çok çalışmaktayım ve sanıldığının aksine daha az para kazanmaktayım. Çok rahatsız edici.

Yazı nasıl başlamış nasıl bitmiş, alakasız. Düşünmeden yazmış, yazdığımı okumamışım. Çok rahatsız edici.

4 yorum:

Serendipity dedi ki...

İçmeden açılmak serbest.
Siteme küfretmek hepten serbest.
Negatif enerji yayan manyaklara sövmek serbest.
"Babana/annene/halana/dayına çekmişsin!" denerek büyütülen neslin bir evladı olarak bu noktaya nasıl temas etsem bilemedim.
Özetle, belirsizlik çok rahatsız edici.
Paylaşmak serbest! Öperim!

Adsız dedi ki...

Merhaba.
Öncelikle güzel yazmışsın. tamamen içini dökmüşsün. Çok hoş yazı olmuş.

Bende ailemizin en uzunu olmama karşın evin en kısası ablamın kucağına sığma çabaları mevcut bende de. Sarılma hastalığım olduğunu söylüyor ev ahalisi. Sevgi göstermenin en sıcak en samimi hali gibi geliyor bana.
Bari bu özel alanında bırak bu devlet işlerini. Gün içinde yeterince karşımıza çıkıyor zaten.
:)
Hoccakal..

coraline dedi ki...

didemcim,burası serbest atış alanım oldu :)hehe

coraline dedi ki...

mrb mrt:)yazıyı beğendine sevindim.sevgi, endişe, korku gibi duyguları kelimelere dökmeyince anlaşılamıyorum gibi geliyor bazen:)konuşma özürlüyüm sanırım halbuki çenem de düşük ama...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...