25 Temmuz 2011 Pazartesi

Ölümlerine üzüldüğüm iki kadın..

Geçen hafta iki kadının ölümü etkiledi beni…genç ölümler nasıl etkilerse insanı öyle işte, gazete manşetlerinden sapasağlam durdukları günlere ait fotoğraflarına bakınca içimin acıdığı birbirinden habersiz, birbirinin zıttı, bin bir dertli iki genç yaşam.

Biri Ceylan…

21 yaşında, 1 yaşında bir kızı var, kocasını bırakıp baba evine sığınmak üzere Adana’ya geldiğinde olacakları bilmiyormuş. Kocasını bırakıp da anasına babasına sığınmaya gelince, sahibi kabul edilen koca da “alın bunu gereğini yapın” deyince, eve götürülüp bir odaya tıkılınca, sonra kardeşi elinde bir silahla gelip onu vurunca, vurulduktan sonra kapı üzerine kapatılıp ölmesi beklenince neler hissetmiştir acaba. Hayatta güvenecek, dayanacak kimsesi olmaması bir insanın nasıl bir yıkımdır ölümden öte …kocadır, eldir, erkektir…her an dönüp gidebilir, gün gelir gözyaşlarına aldırış etmeyebilir, baba desen canındır ama neticede erkektir, erkek olmayı bile becerememiştir bence de, iyimser bir bakış açısıyla bakarsam yaşadığı yerde sevgi göstermek erkeklik kabul edilmediğinden o da öyle bir erkek olmayı tercih etmiştir, çocuklarına sevdiğini göstermeyen…arkadaşlar dostlar belli olmaz bazen yanındadırlar insanın bazen değil, bazen yanında bile olsalar paylaşamazsın, anlatamazsın… bu üçüne güven duymayabilir, bu üçünü bu nedenle sevmeyebilir, bu üçünden korkabilir, kaçabilirsin de…. kardeş desen, canısındır, ondan öte canındır, beraber büyümüşsündür, nasıl bir ailede yaşadığını bilen ve sadece bu nedenle bile seni çok iyi anlayabilecek insandır, anne desen kollarında dinlendiğin huzur bulman gereken varlıktır, bütün kapılar çarpıldığında ne olursa olsun açık olması gereken kapıdır, sevgisi katıksız ve karşılıksız olmalıdır… neden kaçasın.

Ben, bazen kocamdan çok bunalırım, işten bunalırım, yaşadığım şehirden bunalırım, sorumluluklardan bunalırım, annelikten bunalırım, evimden bunalırım, bazen hepsinden aynı anda bunalırım, işte o zamanlarda annem yanımda olsun isterim, sanki annemin dizine yatsam saçımı okşatsam her şeyi bırakıp dünya turuna gidip gelmiş gibi hissederim ki annemin beni sabote ettiği durumların yanında üzerinde anlaşmaya varabildiğimiz konuların parmakla sayacak kadar az olması da bu kadar aleniyken annem yine de benim sığınağımdır, korunağımdır. Kılıma zarar gelse parçalar. Annesini kaybetmiş kişilerin bu kadar korunmasız bu kadar kırılgan olmaları da bu yüzdendir belki de. Baba neyse de, anne yoksa durum biraz daha kötüdür. Ceylan da muhtemelen annesine güvenmiştir, baba evine geri dönerken. Anne ki ne anne… torununun annesiz bırakılmasını seyreden bir anneanne, bir yavrusunun diğer yavrusunu öldürmesini seyreden bir anne, ikisine de acımayan. Kızcağız odada can çekişirken bırakınca sen ne yaptın acaba, biz anca otuz yaşımızda yapabildiğimiz hepi topu bir tane çocuğun saçını tararken bile incitmemeye çalışırken sende dokuz tane var diye mi bu kadar rahatsın. Sen nasıl bir insansın, acaba insan mısın…??? Sonrasında yaşadığı ıssızlığı ve yalnızlığı düşününce bile ürperiyorum Ceylan’ın, diken diken oluyorum. En yakınların tarafından yapayalnız bırakılırken, bir yandan da canının parçasını ardında bırakıyorsun, bu nasıl bir acı, nasıl huzursuz bir ölüm. Buna izin veren anlayışa da, engelleyemeyen devlete de lanet olsun.

Diğeri Amy..

Amy’yi sevip dinleyen herkesin onu ilk gördükleri zamana ilişkin duyguları aynı. Kabarık upuzun siyah saçları, elbiseleri, eyelinerı, dövmeleri, besteleri ve sesiyle 80 kuşağı olmaktan uzak bir genç kadın. Herkes ölecek diyordu, öldü. Üzüldüm. Müzik piyasasının iğrenç Lady Gaga ve benzer kopyaları ile talan edildiği, seviyesinin düştükçe düştüğü bir dünyada Amy’nin besteleri ve sesi ne kadar umut vericiydi, hala güzel müzik yapan insanların var olduğuna dair. Yaratıcı gücün bunca fazla olması, hayata karşı bu denli kırılgan olmayı da beraberinde mi getiriyor, yeteneğiyle haşır neşir iyi müzisyenler neden uyuşturucu bağımlısı, yetenekleriyle başa çıkabilmenin tek yolu bu mu, yaratıcı göz acılara daha mı duyarlı da rahatı böyle arıyor, uyuşturucu tahammül edebilme çıtasını mı yükseltiyor; müzik veya edebiyatta yetenekli olmasını dilediğim kızımda herhangi bir yetenek olur da ortaya çıkacak olursa tırsacağım bu gidişle. Bu yazıyı Cibelle dinleyerek yazdım, o da başka bir yetenek, tavsiye ederim.

3 yorum:

Serendipity dedi ki...

cibelle 10 numaraymış.

Berra Bayka dedi ki...

ceylan :/ çok kötü etkiledi beni :/ çok üzüldüm :((

coraline dedi ki...

serendipity, cibelle süper, dinlemeye devam:)

berra,rüyalarıma bile girdi o derece

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...