21 Aralık 2011 Çarşamba

Yüksek Topuklar - Murathan Mungan

Murathan Mungan, "ay kitaplarının hepsini bir nefeste okursam, okuyacak Mungan kitabı kalmayacak" diye özledikçe okuduğum yazarlardan, İnci Aral gibi. Yine özledim, aylardır rafta bekleyen Yüksek Topuklar'a gitti elim.

Kadın olmak, kadınlık halleri, evlenmek, bekar olmak, boşanmak, çoluk çocuk psikolojisi vırtı zırtı üzerine çok okuduğunuz, çok kafa patlattığınız, kendi çapınızda karaladığınız, herkesle tartıştığınız ve artık düpedüz sıkıldığınız dönemlerde okumamanızı tavsiye ederim. Zira ben tam böyle bir zamanda okudum. Yok sıkılmadım. Ama romanın neredeyse her sayfasında "aaa bunu ben de düşünmüştüm", "aaa bunu ben de yaşıyorum", "işte ben de tam bu hissediyordum", "aa işte bu yaaa buu"  demekten harap bitap düştüm. Kadınlara ilişkin ne kadar muhteşem, ne kadar histerik, ne kadar hastalıklı durum varsa neredeyse hepsi vücut bulmuş Mungan karakterlerinde, türlü türlü renk renk. 35 yaşlarında bekar reklamcı Nermin esas kızımız, evlere şenlik, evlenmeseydim sanırım böyle bir tip olurdum dediğim kadın tiplemesi, herşeye muhalefet, her aşkta mutsuz ve melankolik, her ilişkide sorgulayıcı, mükemmel bir insan sarrafı ve maalesef kafası çalışan bir kadın. Çok sevdim Nermin'i, yaş itibariyle de bizim kuşak olması, benzer koşullarda ve çevrelerde büyümüş ve okumuş olmamız bu kadar benzeştirdi bizi belki, tüm 76 lı kadınların kendini bir şekilde Nermin'de bulması olası. Neyse, bizim Nermin çocukları sevmez ama bir arkadaşı 5 yaşındaki kızını, Tuğde, kocasıyla arasını düzelteceğini söylediği bir tatile çıkarken Nermin'e bırakmak ister, Nermin kıramaz. Tuğde, hani şu uzaydan gelmişler gibi baktığımız 90 kuşağı kızlar var ya, aynı tip giyinen, aynı trend saç modelini kullanan, okulda,işte, aşkta, evde her daim avcı, her daim taktiği bilen, yeri gelince lolita, yeri gelince kadın, yeri gelince porno starı, yeri gelince kafasına vur lokmasını al, yeri gelince safın önde gideni, yeri gelince aciz kızlar var ya,bir türlü kendi olamayan, burger kuşağı, kültür seviyesi yerlerde, işte onların 5 yaşında vücut bulmuş hali (90 kuşağının kültürlü, akıllı birkaç kızının yolu bu günlüğe düşerse beni affetsinler). Mübalağa mükemmel tabii. Nasıl ki, 90 kuşağına biz 76 lılar "nasıl olur" diye eblek eblek bakıyor, küçümsüyor, acıyor ve maalesef yıllarca ve halen reddettiğimiz, olmamaya çalıştığımız, eleştirdiğimiz bu kız tipinin kendini bizden kolay gerçekleştirmesine,  bu kadar kolay onaylanmalarına üzülüyorsak, Nermin'de Tuğde'yi keşfederken öyle acı çekiyor, hayretlere düşüyor.

Bir erkek yazarın bir kadının ağzından bu denli güzel yazabilmesi yazar Mungan olunca benim için çok şaşırtıcı değil, hatta bu Mungan romanları içinde bende en az hayranlık uyandıranlardan diyebilirim. Ne romanları, ne hikayeleri var beni uyutmayan.

Okurken yaklaşık 415. sayfanın yakınlarında nerdeyse fenalık geçirecektim bunu da itiraf edeyim. Şimdi kalkıp koskoca yazarın romanıyla ilgili böyle de acımasız, basit bir eleştiri hiç olmadı ama, neysem o yani. Kalan yüz sayfayı inanılmaz ittirerek okudum. Bu da küçük bir not olsun işte. Yoksa çok eğlenceli, çok çok kadın bir roman. Okunuyuz.

Altını çizdiğim o kadar çok satır var ki, buralara yazsam, hem elim yorulur hem de yazar beni dava edebilir zira alıntı yapmak yasaktır falan diyor başında. Haklı tabii de, bir romanın 30 tl ye satıldığı bir ülkede kim takar ama gel gör ki hem bilgisayarımın şarjı az, hem çok uzun uzun yazmak lazım, halim yok. Ben bu romanı arada bir alır karıştırır, altını çizdiklerime bakarım, öyle yapın. Tek bir satır yazayım etkilendiğim, zaten böyle başlıyor roman...

"Hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti."

Metis Yayınları, 527 sayfa, ilk basım 2002

5 yorum:

Zeugma dedi ki...

Bayağı da kalın bir kitapmış.

Her ne kadar aman aman övgüyle bahsetmesen de inanılmaz bir okuma isteği uyandırdın :)
Epeyce altını çizeceğim cümle olduğuna..

coraline dedi ki...

slm zeugma,tavsiye ederim,ama dediğim gibi daha iyi mungan romanları var :)

seyabb dedi ki...

"kızlar var ya, aynı tip giyinen, aynı trend saç modelini kullanan, okulda,işte, aşkta, evde her daim avcı, her daim taktiği bilen, yeri gelince lolita, yeri gelince kadın, yeri gelince porno starı, yeri gelince kafasına vur lokmasını al, yeri gelince safın önde gideni, yeri gelince aciz kızlar var ya,bir türlü kendi olamayan, burger kuşağı, kültür seviyesi yerlerde, "
ben bu tanımın kuşaklara özgü değil de boş ve üretmeyen insanların kendilerine model aldıkları tv karakterlerinin yada yandaşlarıyla kurguladıkları eğlence üzerine kurulu davranış şekilleri olduğunu düşünüyorum.Bir zamanlar yalan rüzgarı vardı.Şimdi hayatımız yalan rüzgarı oldu maşallah.Ben bu tür insanlardan oldukça zarar gördüm.Bana duydukları öfkenin nedeni üretmek ve kendi işlerine yardımcı olmamaktı.

coraline dedi ki...

@kardeşim,tabii ki kuşaklara özgü değil tanımlamalar,ama bu tipler o kuşakta çok fazla.eskiden sadece yalan rüzgarı vardı,o zaman hayatımız yalan rüzgarı değildi ama ne zaman türk klasiklerinin içine edip içi boş dizi repliklerine dönüştürdüler ve insanlar her akşam dizi izlemeye başladı işte o zaman hayat yalan rüzgarına döndü ve maalesef bu da 90 kuşağına denk geldi.burgerlerin de onlara denk gelmesi gibi.vsvs liste uzar gider.

Balthus dedi ki...

İşte ikimizinde okuduğu bir kitap daha :)Tuğde'ye gıcık olmuştum.Nermin'in bazı durumları belki komik gelecek ama banada benzerdi..mesela giderken radyoyu açık bırakması ve akşam eve geldiğinde onu hangi şarkının karşılayacağı merakı :) Mungan'ın bir kadını böylesine iyi irdeleyebilmesi empati yapabilmesine bende çok şaşırmıştım.Cinsel tercihine bağladım durumu,biliyorsunuzdur sanırım.Genede takdir edilesi..hemen 415.sayfaya bi bakayım bi saniye...cık!anlamadım ve merak ettim.aynı evi paylaşmaktan yakınıyor,temiz su kirli su gibi meseleler.okumayalıda çok oldu,öncesini anımsayamadığımdan anlamadım.neydi rahatsız eden lütfen paylaş.İyi geceler..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...