25 Temmuz 2012 Çarşamba

Deli Kadın Hikayeleri - Mine Söğüt

Çok yaya yaya okudum ben bu kitabı. Kitaba haksızlık oldu aslında. Yaya yaya derken, evin bir o köşesinde bir bu köşesinde ara ara okuduğum için, bir köşede biraz okuyup sonra ertesi gün başka bir köşeye gittiğimde diğer köşede unuttuğum bu kitabı alıp yerime geri gelmeye üşendiğimden bahsediyorum, tamamen benim mal ruh halimle alakalı, yoksa kitap güzel. Bir de ruh halimden kelli sanki raptiye döşenmiş bir koltukta oturuyormuş gibi okudum. Böyle koltuklara yerleşemeden, rahat edemeden. Bu hikayelerin bir etkisi olabilir belki, ama ben o kadar da rahatsız edici bulmadım ki bu hikayeleri. Acıklı buldum. Her bir hikayenin konusu kadınlara, çocuklara acıdım çok. Yazarın çoğunlukla öfkeli olan dilini, kısa kısa cümlelerini sevdim, yazarından bağımsız karakterlerini sevdim ki onlar da ya öfkeli, ya çaresiz ya da çok şaşkındılar. Yine de, adını tam koyamadığım bir eksiklik vardı benim için bu kitapta, nedense. Ne beklediğimi de bilmiyorum ya, ne bekledim de ne yapmadı bu hikayeler bana. En çok "Ben, Öldürmek İsteyen Muhteşem Hayat" hikayesini sevdim, öldüğü zaman bildiği şarkılara ne olacağını merak eden kadını, "ölünce içimden çıkan şarkıları topla" diyen kadını.

Evet, tabii ki de kitabın kapağını ve her bir hikayenin başına konan resimleri sevdim. Hatta hikayelerden daha çok sevdim desem yeridir. Hiçbir hikayeyi başa dönüp tekrar okumadım ama resimlere tekrar tekrar baktım itiraf ediyorum. Hikayelere mi resim çizilmişti, yoksa resimlere mi hikaye yazılmıştı...bilemedim. Resimler yazının önüne geçince yazar bozulur mu bu duruma acaba, ben olsam bozulurdum. Bir de yazarın kocası çizen de, ben olsam hayatta koca kişisiyle böyle bir işe girişmezdim mesela, aman zaten o da benle girişmezdi ya. Kesin bir yarış olurdu böyle, sen mi iyi yazdın ben mi iyi çizdim diye. "Benim çizimlerin sayesinde kitabın da prim yaptı" diye diye gerinip gerinip durur beni deli ederdi kesin. Neyse, iyi ki ben bir yazar, koca kişisi de çizer olmamış diyip konuyu kapatalım. Ne diyorduk, evet, resimler hikayelerin üstüne çıkmış, zıplamış da zıplamış, kelimelerin çoğu ezilmiş, üzgünüm. Hatta bu resimlerin üzerine şarkı bile yazılır, beste yapılır, o derece.

Yapı Kredi Yayınları, bendeki 2. Basım, 2011 , 172 sayfa

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...